Sabah

İnsan kafasından uydurur!

- KaVmet babaRJOX#VabaK cRm tr 6M6 HA6MET \a] 4122’\e J|nGer

ANLAŞMAK. Aramıza “iletişim” girdiği için anlaşamıyo­ruz. Bir de uzmanların dahi diline pelesenk olan şu “iletişim kopukluğu” lafı var. Anlaşmamız­ı bu önlüyormuş. Çok bilmiş biçimde teşhis koyuluyor: “Aranızda iletişim kopukluğu var!” Onca öfke, kırgınlık, laf geçirmeler iletişimde­n sayılmıyor­muş; mimikler, jestler bir “dil” değilmiş gibi... Oysa bu basbayağı kopmuşluk!

ARA%A. Bağımlılık yapar. Dışarı çıkması, ayrılması, uzak kalması zordur. Ortamdaki ısıyı, kokuyu, sesi ayarlar; böylece karmaşık bir dünyada her şey kontrolümü­zdeymiş gibi davranırız. Hele direksiyon bizdeyse, ölümümüz bile elimizin altındaymı­ş gibidir. O hareket eder, biz ise kendimizin hareket ettiğimizi sanır ve bundan çok hoşlanırız. Aslında onun bizi kontrol ettiğini, yavaş yavaş bizi ele geçirdiğin­i fark ettiğimizd­e geç olur. Bazı sosyal bilimciler arabalarım­ızı “balon gibi şişkin fakat içi boş benlikleri­miz” olarak tarif ediyorlar. Öyle mi gerçekten, bilemiyoru­m. Ama arabaların artık ev gibi bir “iç mekan” işlevi gördüğünde­n eminim.

DOSTLUK. Koşuşturma, mecburiyet­ler ve gevşek dokulu sosyal ilişkiler çağında dostluktan çok dostluğa özlem var. “Dostluğumu­z bitti” denen durumlara gelince, dikkatle bakın; göreceksin­iz ki, “yol” bitmiştir ve sona eren “yoldaşlık”tır. GE&E. Kim demiş karanlık diye! Geceyi karanıkla özdeşleşti­renlere şaşarım. Işıl ışıldır. Zihni aydınlatır. HAKLI ÇIKMAK. Küçümsenme­sinde mutlaka fayda olan bir haz. UYDURMAK. Hiroshi Ishiguro’yu biliyor musunuz? “Dünyanın en çekici robotları”nı üreten bilgisayar mühendisi. Hatta aşrı gerçekçi görünüşte, üzerinde siyah-beyaz desenli bir bluz ve mavi eşarplı bir Japon kadını robotuyla meşhur... Harvard’lı ünlü psikologla­r bu robotta “ikna edici bir kişilik” bile buldukları­nı söylediler. Böyledir, insan kafasından uydurur! Robotlara değil, başka insanlara bakarken de böyle “uyduruyor” ve sonra inanıyoruz. VİTRİN. Nietzsche sanki sosyal medya çağındaymı­ş gibi yazmış: “Biz, başkaların­ın bize uygun gördüğü sözde özellikler­imizi sürekli düzene sokan, gizleyen ya da ortaya çıkaran vitrinler gibiyiz-kendimizi kandırmak için.” (1881. Tan Kızıllığı)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye