İşte tartışma örneği!..

erçek güneşi fikirlerin çatışmasından doğar” demiş eskiler.. Sevgili Mevlüt Kardeşim (Tezel), dün Günaydın’daki köşesinde “Fahriye Evcen Cannes/ Kırmızı Halı’da ilgi görmedi” yazısına yönelik eleştirimi ele almış.. “Hıncal Abi’den gazetecilik dersi” diyerek. “Hıncal abi, hem de benim kanıt olarak kullandığım fotoğraftan yola çıkarak, nasıl hata yaptığımı yazdı” diyor. Yazımdan alıntılar da yapıyor.. İşte bu.. Meslektaşlar arasında tartışma bu düzeyde yapılmalı.. Öyle sövmeler, aşağılamalar, Nuh deyip peygamber dememelerle hem bir yere varılmaz, hem de okur giderek ikinizi de okumaz olur.. Şimdi kendimizi asla beğenmemek, ille de bir kusur bulmak huyumuz da var ya.. Bir kısmımız da Fahriye’nin resimlerini asıl çektirenlerin, oraya fotoğrafçı da gönderen sponsorlar olduklarını söylediler.. Peki, Charlize Theron’un Oscar Kırmızı Halısında resmini kimler çektiriyor, onlarca yıldız arasında onun seçilip röportaj yapılmasını, ertesi gün gazetelerde onun resimlerinin çıkmasını kim sağlıyor?.

Sponsorlar.. Kıyafetini hazırlayan dünya markaları.. Mücevherlerini o gece takması için veren dünya markaları.. Makyajını, saçını yapan dünya markaları..

Çünkü orada dünya yıldızlarını harika kostümler, muhteşem mücevherlerle çok yakından görme şansınız var. Çünkü orda, Kırmızı Halı boyunca dizilen TV sunucuları, röportaj için yanlarına aldıkları yıldıza mutlak “Bu kıyafeti kim yaptı?. Bu mücevherler nerden” diye soruyorlar.. Orda marka söylemek “Gizli reklam”a girmiyor. Tam tersine mutlak söyletiliyor ki, büyük markalar, bu milyarla seyircisi olan programda isimleri geçsin diye harikalar yaratsınlar.

Onlar yarattıkça, olağanüstü bir

Bizde niye böyle “Kırmızı Halı” yok mesela Altın Portakal’da.. Çünkü o aptalca gizli reklam cezası yüzünden o halıda marka adı geçmesi yasaktır.. Onun için de kimse gidip sanatçıya, giyim, kuşam, mücevher sponsoru olmaz..

O zaman da kimse zahmet edip, blucin tişörtle gelen herifleri izlemek için Altın Portakal’ı açmaz.. Onun için de kimse yayınlamaz, zaten!.