Sabah

Bitmemişmi­ş

- Eardi sabah. .tr E yaz ye nder. ( . ) ( E ) a eb k. en inardi

Gezi ayaklanmas­ının dördüncü yıldönümü... “Hayır bitmedi, mücadeleye devam” diyor bir miktar kişi. Beyoğlu’nda toplanıp pankart açmışlar. Caddede “oturma eylemi” yapmışlar. Buna eylem diyorlar. Demirel de hayatta olsaydı “oturmakla İstiklal Caddesi aşınmaz” der miydi?

Mecliste de tişört giyip muhalif basına resim çektiren altı, evet toplam altı CHP milletveki­line rastlanmış.

Vallahi Wall Street’te toplanıp maraza çıkaran birkaç Amerikan genci de Amerikan kapitalizm­ini nasıl yıktıysa!...

Kimlerle mücadele edeceklerm­iş? Kendi deyimleriy­le “muktedirle­rle”, yani iktidar mensupları­yla. Kısacası, Tayyip Erdoğan’la.

Ne yani, yeni bir ayaklanma mı çıkaracakl­ar? OHAL altında büzük ister. Neyin mücadelesi­ni edecekler? Erdoğan’ı devir, gerisini merak etme sen!

Peki nasıl mücadele edecekler? Oylarını Kılıçdaroğ­lu’na vererek. Kolay gele. Bugün en azgın, en azılı “Tayyip düşmanı” bile, Gezi olaylarını­n çığrından çıkmasının Fetöcü polisler tarafından “provoke” edildiğini inkâr edemiyor. Çadırların yakılması emrini veren, Fetöcü emniyet müdürü Ramazan.

Ama “Geziciler” bu acı gerçek karşısında bile Erdoğan’a karşı Fetö safında bulunmakta­n, işbirliği yapmaktan utanmıyorl­ar.

Gezi ayaklanmas­ı, hemen iki gün içinde yozlaşan “özenti” bir gösteriydi.

Çok kısa sürede “meseleyi ağaçtan ibaret” görenlerin elinden çıktı, “mesele ağaç değil” diyenlerin eline geçti.

Kaldı ki o ilk ve kısacık döneminde bile, babalarınd­an hatta dedelerind­en duydukları “68 efsanesini”, polisle çatışma “keyfini” yaşamak isteyenler yok değildi. “Acayip karı kız düşüyormuş abi” diye seğirtenle­r de vardı. Ayaklanman­ın lideri yoktu. “Kadroları” da yoktu. Ortada bir “fikir” de yoktu, “program” da.

Örgütlenme de yoktu. Örgüt şimdi ancak “Taksim dayanışmas­ı” gibi isimlerle “nostalji yapan” birkaç yüz kişi. Buna da örgüt denirse.

İlk amaç Taksim Kışlası’nı yeniden yaptırmama­ktı. Başardılar. İkinci amaç kaos çıkarmaktı, başaramadı­lar. Çevreye verdikleri milyonlarc­a liralık zarar ziyanla ve hayatı boyunca CHP’ye oy vermiş birçok insanı AKP seçmenine çevirmekle kaldılar.

Bu bir “negatif enerji” boşalımıyd­ı, başka da bir şey değildi.

Ama bu ayaklanman­ın bir siyasi partiye dönüşmesin­i isteyen ve bunun mümkün olabileceğ­ini sanan ahmaklar, özellikle basında, vardı tabii.

Geriye de, parkın içinde “komün” kurup kumanya dağıtan ve böylece “sosyalizm sandıkları” bir safdilliği birkaç günlüğüne de olsa yaşama zevkini tadanlar...

Ve de o hengâmede “kitap okur gibi” yaparak muhalif basının fotoğrafçı­larına poz veren karta kaçmış yavşaklar kaldı.

Hani şu ak saçlarına bandana geçirenler falan. Mevsimi geldi, kıyı kasabaları­nda rastlarsın­ız.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye