MÜSLÜMAN YALAN SÖYLEMEZ
PROF. DR. NİHAT HATİPOĞLU HAZIRLADI...
Hz. Peygamber (sav) bir seferinde şöyle buyurur; “Evet, insanı yüzüstü cehenneme sürükleyen şey, dilinin ürettiği kötü sözlerdir” (Tirmizi, İman 8, İbn Mace Fiten 12). Gerçekten de insanı musibete uğratan, belalara hedef yapan dilin boş bulunmasıdır. Bunun için “diline sahip olana cenneti garanti ederim” diyor.
Hz Peygamber şöyle buyurdu; “Allah’ım! Dilimin şerrinden sana sığınırım.” Bir peygamberin dili şer üretmez. Şer konuşmaz. Şerre geçit vermez. Bütün bunlarla beraber Hz. Peygamber’in “dilimin şerri” ifadesi ciddi bir uyarı niteliği taşır. En azından bizim gibi dili her şeye müsait olanlar için.
Hz Ebubekir (ra) bir gün dilini tutar ve şöyle der; “Benim bütün çektiklerim senin yüzündendir.”
“İnsan ya doğru ve güzel söz söylemeli veya sükût etmeli, susmalıdır” (Tirmizi, Zühd 60).
Dilin bela ve afetlerinden korunmak için şu iki hususa dikkat etmek gerekiyor.
1- SÖYLENEN SÖZ DOĞRU OLMALI
Hz. Peygamber, çocuğuna seslenen bir kadını duyar. Kadın çocuğuna şöyle diyordu; “Gel, bir şey vereceğim.” Hz. Peygamber (sav) ne vereceksin diye sorar. Kadın “hurma” cevabını verir. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle cevap verir; “Eğer çocuğu çağırıp da kandırsaydın, bir şey vereceğim deyip de vermeseydin bu söz senin amel defterine yalan olarak yazılacaktı” (Ebu Davud Edep 79).
Anne ile çocuk arasındaki diyaloglarda bile doğruluktan ayrılmamayı emrettiğine göre Hz. Peygamber (sav) “şakadan da olsa her yalan söz aleyhte yazılan bir günahtır” buyurmuşlardır. Demek ki günaha karşı iştahlı olmamamız gerekir.
2- HER TÜRLÜ YALANDAN KAÇINILMALI
Hz. Peygamber’in yanına biri gelir ve şöyle sorar “Ey Allah’ın Resulü! Müslüman içki içebilir mi? Hz. Peygamber (sav) “içebilir (yanılabilir, günaha girmiş olabilir)” der. Müslüman hırsızlık yapabilir mi diye sorar. Peygamberimiz (sav); “yapabilir” der. Müslüman zina yapabilir mi diye sorar. Efendimiz “evet yapabilir” buyurur. Bunun üzerine adam sorar “Peki, yalan söyler mi” der. İşte o anda sırtını dayamış olan Hz. Peygamber doğrulur ve hiddetle şu cevabı verir; “Hayır! Müslüman yalan söylemez.” Yalan söylemeyi zina kadar, içki kadar, hırsızlık kadar ağır sayıyor peygamberimiz. Zira yalan, “doğruluk üzerine kurulan” Peygamberlik müessesesinin bütün ilkeleriyle çatışır. Onun için “asla” der.
Ticaretimizde, ikili ilişkilerimizde, alışverişimizde, doğruluk ilkesine riayet ettiğimiz söylenemez. Menfaatimizi doğruluğun önüne koyuyoruz. Kendimizce çoğu kez yalan söylemeyi meşru görüyoruz. Namazla, Kur’an’la yalanın bir yerde olamayacağını düşünemiyoruz. Doğruluk mutlaka kazandırır. Çünkü doğrunun sahibi ve ortağı Allah’tır.
Yalan ve sahtekârlık üzerine dünya kuranların geleceği olamaz. Bazen kazanıyor görünseler de neticede mutlaka hüsrana uğrarlar. Etrafınıza bakınız. Emek hırsızlığı yapanların, başkalarının alın terini sömürenlerin yıkıldıklarını ve yıkılacaklarını görürsünüz.