Hoş geldin Deniz!.
SAradım hemen.. “Yaşa Mehmet” dedim.. “İyi de, Tülin ne yapıyormuş Mehmet’e yani?. “Bilemem” dedi, Mehmet!. Yani bu nasıl gazeteciliktir.. Gerçekten manşete çekecek kadar ilginç bir şey yakalıyorsun ama, üç kelime ile geçiştiriyorsun.. Olacak şey değil.. Erkekçe dergimiz “Erkekçe Söyleşiler”iyle ünlüydü. Ahmet Kahraman ve Avni Özgürel gibi iki muhteşem “Gazeteci” yaparlardı o söyleşile ri.. O söyleşiler saye sinde Erkekçe, zamanın başba kanı Süleyman Demirel’in makam masa sında dururdu. “Hatırladın mı” dedim Mehmet’e.. “Kahraman’ı, bir Zeki Müren söy leşisi için kaç kez Bodrum’a yollamış tık.. Her defa dönüp geldiğin de ‘Şunu niye sormadın’ diye rek..” O zaman “Gazetecilik vardı, be Mehmet!. uçlu olduğuna hiçbir zaman inanmadığım
aramıza döndü.. “Efendim kanıt var” diyeceksiniz.. Olabilir.. Yasa üzerinde belli bir miktardan fazlası ile yakalananı “satıcı” kabul ediyor. Yani kanıt matematik sel.. Satıcı ise, kime satmış peki?. Nerde satmış?. Deniz hangi lüks hayatı yaşıyor da, onu sağlamak için uyuşturucu satıyor ayrıca?. O da yok!. Bunlar var mı poliste, savcıda, hüküm gerekçesinde. Deniz “Ben içiciyim” diyor.. Sadece ünlüler arasında yüz lerce içici itirafı var.. Kaçı mahkum oldu?. Sıfır!. Dahası.. Başta, dünya üzerinde uyuşturucu ile en şiddetle mücadele eden, en ağır cezaları veren Amerika Birleşik Devletleri eyaletlerinin çoğunda “Esrar” narkotik olmaktan çıkarıldı. Şimdi dükkanlarda serbest satılı yor..
Şimdi hadi beni inandırın, Deniz’in iki buçuk yıl yatmasının “Vicdani” olduğuna..