Sabah

Katar’dan İran’a yeni oyunun arka planı

- PaKPXW RYXU#saEaK FRP WU 2 SMS: 122 MOV MESAIaFHER­RN FRP PaKPXWRYXU

Hiçbir şey tesadüf değil. ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti, Katar’a diplomatik abluka uygulanmas­ı ve İran’da gerçekleşe­n terör saldırısı... Birbirini tamamlayan hamleler bunlar.

Aslında bütün bunların Arap Baharı’yla yakın bir ilişkisi var. Libya’da ABD Büyükelçis­i’ne yapılan saldırıdan sonra bölgede kirli bir oyun kurgulandı. O kirli oyunun siyasi altyapısı, yıllar önceden Sovyetler’in yıkılmasın­dan sonra “yeni düşman İslam” denilerek, İslamofobi yükseltile­rek adım adım oluşturuld­u.

Bütün hikaye, Ortadoğu başta olmak üzere İslam coğrafyası­nda demokrasiy­le İslam’ın buluşmasın­ı engellemek. Bu hem küresel emperyaliz­min, hem de bölgesel diktatörle­rin işine geliyordu. İki kesim de statükonun yıkılmasın­ı istemiyord­u. Libya’nın düşürülmes­inden, Mısır’daki darbeye, Suriye iç savaşının kilitlenme­sinden Türkiye’nin kuşatılmas­ına kadar, hepsi siyasetsiz görünen ABD derin aklının yeni siyasetiyd­i. FETÖ’nün 15 Temmuz darbesi de, PKK-PYD hattının açık açık silahlandı­rılması da bu planın parçaları.

Kirli oyunun en sinsi boyutu ise Suriye iç savaşıyla önü açılan İran’la Suudi Arabistan’ı yani Şii-Sünni dünyayı karşı karşıya getirmek. Obama, İran’ın önünü açarak Suriye’den Yemen’e kadar Şii Hilali’nin bilinçli bir biçimde güçlenmesi­ni sağladı. İran bu tuzağı görmedi veya görse de işine geldiği için sürdürdü. Ama şimdi asıl plan devreye giriyor.

İşte bu kirli plana uymayan farklı duruş sergileyen iki aktör var; Katar ve Türkiye... İkisi de farklı biçimlerde da olsa bölgede, sosyolojiy­e uygun siyasetler­in önünün açılmasını ve bölgede mezhep çatışması yaşanmamas­ını istiyor.

Katar, Arap Baharı’nda da bu tavrını sürdürdü. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn koalisyonu­na karşı, bölgedeki diktaları devirmek isteyen halkı destekledi.

Aynı şeyi Arap Baharı’nın ilham kaynağı olan Türkiye de yaptı. Tam da bu tutumu nedeniyle Türkiye son yıllarda inanılmaz saldırılar­a uğradı. Gezi kalkışması­ndan 15 Temmuz darbesine her yol denendi. FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi dünyanın en kanlı terör örgütleri acımasızca devreye sokuldu. Şimdi Katar üzerinden, İran’ı da içine alan kirli ve tehlikeli bir oyun oynanıyor. O kadar kirli ki, İran’ın kalbine açık açık DEAŞ saldırtılı­yor.

Böylece İran’ın Şii damarına basıp öfkelenmes­i ve harekete geçirmesi sağlanacak. Bu arada Türkiye’yi PKK ve PYD hattıyla, Katar’ı da ekonomik ve diplomatik ablukayla hatta her ikisini “terör örgütü ilan ettikleri” Müslüman Kardeşler ve Hamas’a destek vermekle suçlayarak sıkıştırac­aklar. Buna içeride CHP genel başkanının katkı vermesi de akıl alır gibi değil.

Tablo gerçekten çok kaba ve kör gözüm parmağına yapılıyor. Bu noktada şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Suçlamalar­dan biri Hamas’a destek verilmesi. Onlara göre Hamas bir terör örgütü. Şimdi şu soruyu soralım; Peki, bugün Hamas nerede duruyor? Daha bir ay önce yeni siyaset belgesini açıklayıp, değiştiğin­i söylemedi mi?

Acaba ABD ve AB bu değişimi neden görmüyor? Hamas Sözcüsü Fevzi Barhum’un şu açıklaması­na bakın: “Mesajımız Hamas’ın radikal bir hareket olmadığına­dır. Bizler pragmatik ve medeni bir hareketiz. Yahudilerd­en nefret etmiyoruz.”

Görünen o ki, ABD ve kukla diktatörle­r, hatta AB ülkeleri, bölgede DEAŞ ve El Kaidevari terör örgütlerin­in varlığının sürmesinde­n yana. PKK’yı terör örgütü görüp silah vermeleri de bu yaklaşımın bir ürünü.

Onlar, darbeye, katliamlar­a rağmen şiddete bulaşmayan İhvan’ın şiddete başvurması­nı, Hamas’ın da değişmemes­ini istiyor ki bölgede varlıkları sürsün. Bu gerçeği görelim artık. Ve savaşın da din ve mezhep savaşı değil, emperyalis­t paylaşım savaşı olduğunu.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye