Unuttuklarımızı hatırlasak yeter &

umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, esnaf ve sanatkârlarla iftarda konuşuyor: “Sosyal dayanışmanın temeli sizler, ahilik düzenine sahip çıkın.” Ahilik, kendi iş yapma kültürümüzde var olan fakat Batılı kalıpların dayatmasıyla unuttuğumuz zenginliklerimizden yalnızca biri... Esnafın dayanışması yanı sıra örgütlenme tarzını ve zenginlik üretme yöntemlerini barındıran çok velut bir alan. Lonca kavramı da öyle... Çalışma hayatında işçi işveren ilişkilerini düzenlemekten sosyal katmanlar arasındaki geçişkenliği tanzim etmekle kalmıyor, toplumsal barışı temin ediyordu. Batı’dan ticaret ve borç yasaları tercüme edilip bize dayatılınca, lonca kültürünü de terk ettik. Mücadelesini vermediğimiz, Batı’dan çıkan yasa paketleri içinde hazır bulduğumuz “grev ve lokavt” gibi enstrümanları becerip kullanamayınca bize binlerce kurbana mal olan 12 Eylül’ler, 12 Mart’lar üretmiştik. İslami finans sistemleri, katılım bankacılığı, kâr ortaklıkları ve benzeri yapılar da unuttuklarımız arasında idi. Şükür ki Batı bunların önemini keşfedip zenginlik üretmeye başlayınca, biz de hatırlamaya başladık. Dikkatimi çeken nokta şu: Henüz hatırlayamadığımız o kadar hayati şey var ki... Misal, ortaklık kültürüne dair zaten sosyal genlerimizde var olan değerler... Dünya işbirliği ve işbölümü çağında fakat bizler hâlâ “azıcık aşım Kaygusuz başım” sahte tevazu ile kendi gelişimimizin önünü tıkıyoruz. Ahilik kültürü hatırlatması yerindedir ve devamı gelmelidir. 200 üniversitemizin neredeyse tamamında işletme, iktisat diye birimler var. Ancak iş dünyasının kendi kültürümüzle örtüşecek “gizli zenginliklerini” keşfetmek için gayretimiz eksik. Batı’nın kendi toplumları için ürettiği kavramları bire bir almak yerine, onların ilhamıyla kendi unuttuklarımızı hatırlamanın daha yararlı olacağını savunuyorum.