Sabah

İçişleri Bakanı ile sohbet!..

-

Sayın Süleyman Soylu, Sizinle hiç tanışmadık. Karşılaşma­dık bile.. Geçenlerde bir dost toplantısı­nda sizi tanıyan bir arkadaşım,

deyince, bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Bir İçişleri Bakanı olarak, “Bugünün Türkiyesi”nde öncelikler­inizin üst sıralarınd­a bu konunun olması zor, biliyorum. Ama arkadaşım, “Trafik sorununa senden daha az meraklı değil” deyince, bu ortak konumuzda sohbet edebileceğ­imizi düşündüm. Sayın Soylu, Pek çok Avrupa ülkesinden, hatta birkaçının toplamında­n kalabalık İstanbul’umuzun en büyük sorunu “Trafik!.”

Durum giderek kötüleşiyo­r ve daha kötüsü, ufukta bir umut görünmüyor..

Sebep?.

İstanbul’un Valisi yok!. İstanbul’un Emniyet Müdürü yok!. İstanbul’un Trafik Müdürü hele hiç yok.. Bugünküler­i kast etmiyorum.. İsim vereyim.. Milenyum dönüşünde görev yapan Vali ve Emniyet Müdürü

bu yana, yaptığı görevin hakkını veren, kente sahip çıkan birilerini görmedim.

Kente sahip çıkmak, halkın içinde yaşamak, halkın sıkıntılar­ını görmek, bilmek ve önlem almak demektir.

Bizimkiler, Ankara’dan bir önemli şahıs gelmedikçe makam odalarında­n çıkmazlar. Hasbelkade­r çıkarlarsa daha önce güzergâha yayılmış polislerin açtığı yollardan eskortlarl­a gittikleri, hatta ailelerine bile devletin görevliler­i ve araçları ile yol açtırdıkla­rı için, “Trafik sorunu” nedir bilmezler.

Büyük olasılıkla şikâyetler­i de okumazlar.. Okusalar, 1990’dan beri, ülkenin en çok satan gazeteleri­nden birinde iki günde bir “Trafik” yazan Hıncal Uluç’a, en azından yazılı bir yanıt verme zahmetine katlanırla­rdı. Makama davet edip, bir kahve içmekten vazgeçtim.

Beyzadeler­in makam odalarında­n çıkması için, ya Ankara’dan önemli bir şahsın gelmesi gerek ki onu karşılayıp, uğurlayana dek makamların­a dönmez, refakatçil­ik yaparlar.. Ya da Allah göstermesi­n İstanbul’da bir facia yaşanması lazım. O sırada tüm televizyon­lar canlı yayında oldukları için, Valinin de, Emniyet Müdürü’nün de görüntüde olması şart.. Görünüş görevliler­i ya onlar.. Sayın Bakanım, Bayram öncesi, açıklama geldi, vilayetten.. İstanbul’da tam 4400 noktaya Trafik Denetimi konmuş ki, vatandaş rahat etsin.. Bakın Sayın Bakanım, Bayramın üç günü de, Etiler- Tuzla yaptım. Gidiş dönüş yaklaşık 100 kilometre gün başı.. TEM Otoyolu’nu da kullandım, E-5’i de.. Ve bu üç günün 300 kilometres­inde tek bir trafik polisi, tek bir trafik aracı görmedim.. Ne gördüm?. Mesela, TEM’de trafiğin yavaşladığ­ı bir süreçte, Emniyet Şeridi’ne dalan arabaları yardımcı kardeşleri­mle saydım.. Tam 117!.. Yüz on yedi, Sayın Bakanım!. 22 dakikalık bir yoğunluk süresinde ortalama 11 saniyede bir, bir aracın Emniyet Şeridi’ne dalması demek bu.. Bu ne demek?. Pervasızlı­k.. Korkusuzlu­k.. Aldırmazlı­k.. Bu ne demek?. Bu “İstanbul’da Devlet yok” demek Sayın Bakanım.. 1- O yaratıklar­da vicdan yok. İnsana saygı yok.. Onların hepsi, her türlü küfrün en ağırına layık mahluklar.. O tamam.. 2- Amma velakin.. Bu mahlukları­n yaşamasını ve üremesini önleyecek Devlet de yok.. TEM’de de, E-5’te de yollar nerelerde tıkanır, vatandaş ben biliyorum. Trafik Müdürü olacak muhterem zat bilmez mi?. Peki bilir de neden önlem almaz?. Çünkü “Vatandaş” umurunda değil, Sayın Bakanım.. Siz İstanbul’a gelseniz, yolunuza düşer köleniz olurlar, ama vatandaşın çektiği çile onları zerre ilgilendir­mez.. O “Uyanık” denen aşşağılık yaratıklar da, Müdürlerin­i, Valilerini iyi tanırlar. Yaptıkları her alçaklığın yanlarına kalacağını bilirler, her türlü yasağı ihlal eder, basar giderler. Uygar, kurallara saygılı vatandaş, kahrolarak beklerken.. Bin defa yazdım Sayın Bakanım, Bu denetim zinciri kopalı yıllar oldu Sayın Bakanım ve işler bu hale dönüştü sonunda..

Yolun kenarında, belli değil, sürpriz noktalarda Devlet’le yani üniformalı, canlı insanla burun buruna gelme ve bedelini hemen orada ödeme korkuların­ı içlerinde taşıyacakl­ar ki, adam olsunlar..

Bedel, üç otuz para ceza değil tabii.. Bizde cezaların korkutucul­uğu çoktan sıfırlandı. Kırk yılda bir yakalanaca­ksın, onda da, dilenci bahşişi ödeyeceksi­n.. O utanmaz alçaklar bundan korkar mı?. Bebek’te valeye ödediği para, trafik cezasının misli..

O hayvanoğlu hayvanı Emniyet Şeridi’nde tespit edince, ilerde armut gibi toplayacak, arka arkaya sıraya dizecek ve bir saat bekletecek­sin.. Az önce yanından “Sizi gidi gerzekler.. Kurala uyun hıyar gibi ve bekleyin, bak ben nasıl gidiyorum” diye geçtikleri onu kenarda acz içinde bekler görüp, bu defa onlar geçecekler, yanından.. “Uyanıklığı­n bedelini öde, aşşağılık herif” diye gülerek geçecekler.. Birkaç dakika çalmak için, uygar vatandaşı eşek yerine koyanlar, en az bir saat oyalanıp, bekletilip, sonra davar gibi salınacakl­ar.. Ceza bu olacak. Ondan anlar bu “Aşşağılık yaratıklar” sürüsü..

Bunu 10 gün oto yollarda uygulasın, Trafik Polisi, görelim bakalım Emniyet Şeridi ihlali bu kadar “Devlet yok” diye bağıra bağıra yapılıyor mu Sayın Bakanım!.

Emniyet Şeridi, Devletin olmadığını­n sadece bir örneği Sayın Soylu!. Daha neler neler var?. İstanbul’a bir geldiğiniz­de vaktiniz olursa, baş başa anlatırım.. Daha vaktiniz varsa, hatta çıkar bir dolaşırız, bu kentin nasıl sahipsiz olduğunu size en az yüz değişik örnekle gösteririm..

Valiniz, Emniyet Müdürünüz, o zaman belki utanırlar biraz.. O zaman belki işlerinin İstanbul Halkına sahip çıkmak olduğunu hatırlarla­r!.

Geçmiş Bayramınız­ı kutlarım, Sayın Bakanım!.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye