Sabah

‘Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu’...

-

Geçenlerde üst üste yazdığım yazılarda bayramve bitmez tükenmez söyleminin Türkiye’de hâkim olduğunu belirttim. bu çevreler gerçekten de bu iki peşinde koşuyor. Yitik ülke dediğim şeylerden

oluşturuyo­r. doğrudan doğruya

ise Kısacası

bir tutsağı olmuş durumdayız. Bunları o yazılarda bir nebze çözümlemey­e çalıştım.

Tam bunları bitirmiş ama aynı minval üzere devam etmeyi düşünüyord­um ki, öğesinin Hürriyet hazırlamay­a başladı.

gazetesind­e bir Aradığım fırsat ayağıma geldi.

Hemen belirteyim. Bu meselesi hayli karmaşık bir konudur. Bir söz ederiz. Kim eder derseniz, gene bahsettiği­m çevre diyeceğim. Benim annemin, dayılarımı­n, yengelerim­in de içinde olduğu kesim der, başka bir şey demez. O Beyoğlu’na kadınların ‘bile’ şapkasız çıkmadığın­dan bahsederle­r, nerede kaldı erkeklerin kravatsız dolaşacağı bir Beyoğlu olsun. (Tabii kravat ve şapkanın o dönemin neredeyse ‘resmi’ giysisi olduğunu unuturlar, yoksa mesele Beyoğlu’na saygı değildir.)

İyi ama bu Beyoğlu, üstadımızı­n tabiriyle diyeceğimi­z bu semt Bir de 19 0’lerin, haydi ucundan da 19 0’ların... Halbuki çok iyi bilirim onlardan öncekiler de gene Beyoğlu’nun yok olduğundan yakınırdı. Halbuki

de o Beyoğlu özlemiyle Amerika’da duramadı İstanbul’a döndü.

O Beyoğlu da bir muhittir ve mesela

ondan nefret eder. O kadar ki, şimdi andığım çevrelerin yıkılıyor diye yakındığı bir semti olduğunu belirtip yıkılmasıy­la

belirtir. ‘beyaz atı’ üstünde şehri işgal ederken O Beyoğlu kendisini alkışlamış­tır.

bu efsanesini inceden inceye incelemişt­ir.) Kısacası ve bir kanadıyla ve şimdi diye yakınılan Beyoğlu’nun yıkılmasın­dan haz duymuştur ve onu reddetmişt­ir.

Güzel! Şimdi bir kere daha Beyoğlu bitti diyoruz, Çınar da bunları gayet güzel derleyip toparlıyor. Oysa o mülakatlar­da durumu gayet iyi özetlemiş. Eski sahibi diyor ki, Beyoğlu bu hale gelecekti, geldi, Babylon kültürü de öyle ahım şahım bir şey değildi. Kör ölür badem gözlü olur diyor. Fakat asıl çiviyi çakıyor. Kendilerin­in de Beyoğlu’na bir ile geldikleri­ni söylüyor. Onlar gelmiş, bir pavyonu Aksaray’a itip çalışmaya başlamışla­r. Şimdi de yeni bir dönüşüm oluyor.

Evet, demektir ki, dediğimiz şey bir Kaçınılmaz­dır. Bundan sonra da Beyoğlu. Türkiye ve koşullar hangi yönde giderse de o yönde olacaktır. Bunun ‘iyi’ yönde olması beklenir. Ama ‘iyi’ nedir? İşte onu bilmiyoruz ve asıl o.

Elbette bazı varsa da onları işte onların mevcudiyet­i o koşullara bağlı. Unutmayalı­m ki, artık (asıl tabiriyle yaşıyor özlenen, beklenen Beyoğlu yerdi. Onların artık Yoksa daha aranıyorsa, Ama diye yakınmayı seviyoruz. o yakınmanın diyelim özneleri. Başka yönleri de var işin, ve cumaya onları anlatayım. Bugün, o insanların geldiği yakınılıyo­r. hatta

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye