Siyasal özne kim olacak?
15 7emmuz konusunda bu köşede yayınladığım yazılara gösterilen ve tahminimin çok ötesine geçen ilgi beni bir yazı daha yazıp önemli bir konuyu vurgulamak zorunda bıraktı. Bahsettiğim üç yazıda 15 7emmuz hakkında üç temel tespitte bulundum. Bu darbe,
1. Diğer darbelerin ‘sistem içi’ olma özelliğine karşı bir darbedir;
2. sandıkta kurulmuş demokrasiyi sokakta kurtarmıştır;
3. Toplumun siyaset üretme ve siyasal özne oluşturma kapasitesinin şimdilik son halkasıdır ve ona yeni bir genişleme imkânı sağlamıştır.
Bu tespitler arasında özellikle düşüncesi belli bir heyecan yarattı. Yazılarda belirttiğim gibi toplumun belli bir kesimi darbe
O kesimi siyaset yapan ve siyasal açıdan kesim olarak dile getiriyordum. Bu ‘siyasal özne’ olma ve ‘siyaset yapma’ bakımından toplumun diğer kesimleri özellikle merak ediliyor. Cevabım şudur...
Türkiye’de daha önce siyasetin tabanına sıkışmış büyük bir kesim kimlik politikalagetirdiği bir etkiyle oradan koptu ve
$kparti ile
daha açık bir planda ele alan
bütünleşti. Akparti ciddi bir dönüşüm gerçekleştirdi. Bu dönüşüm kalkınma / büyüme, nüfusun yer değiştirmesi, hâkim devlet modelini aşma, muhafazakârlık / Müslümanlık temeline oturdu.
başka diğer unsurların hepsinden önemli olarak ordusivil ilişkilerinin yenilenmesi olarak gelişti. özendirildikçe gelenek
geriye itildi. 2rdunun iç politika belirleme gücü azaltıldı.
Nihayet 15 Temmuz 2016’da kitleler kendisini bir kere daha püskürtmeye çalışan askere direndi. Burada askerin
önem taşımıyordu. Bu direniş bahsi geçen siyasal öznelerin son ve büyük hamlesidir.
Şimdi ortada yükselen bir hareket bulunuyor. Bütün o mesi,
(bütün lehte ve aleyhte tartışmalara ve sorunlara rağmen) kitlelerin ilerlemesidir. Anlaşılan hareket devam edecektir.
Şimdi gelelim işin diğer kısmına, yani partilerinin bu açıdan durumuna. Hemen belirteyim: Türkiye’de merkez sol bir parti yoktur. Bütün tersi çabalara rağmen devletve bütün refleksi orduyla ve darbelerle birlikte hareket etmek olan bir muhalefet partisi, vardır. Bu kesim tarihi boyunca
içinde olduğu devlet modelinin artık kaldığını görüyor. sonra gitgide artan bir ‘nihilizmle’ kendini dışa vuran bu tepki 15 7emmuz ve sonrasında büsbütün yoğunlaşmıştır.
Muhalefet bütün bu tartışmalar içinde haklı olduğu noktaları bile savunamayaFa
bir durumdadır. <eni sosyolojilerden kopmuştur ve siyaseti ne üretebilmekte ne de yapabilmektedir. Ortada siyaset üretmeyen, siyasal özne olamayan, ortak yaşama bağı koptuğu için nefes alamayan bir kitle mevcuttur.
Bu durum sendromudur. Bahsettiğimiz kitlenin yeniden
gerekiyor. Darbelerden, gizlice örgütlenmiş odaklardan kopuk bir şekilde o çevre de kitlesel ve somut siyaset üretirse ancak o zaman tabanındaki insanlar siyasal özneye döner,
Türkiye siyaseti doğru bir zemine oturur.
Bu olabilir mi? Soru ciddidir ileride döneceğim.