Sabah

2 bin yıllık Zeus Tapınağı’nın önünde..

-

Sadece Türkiye’de değil, dünyada en iyi korunmuş Zeus Tapınağı gecenin içinde siluet halinde yükselirke­n, nasıl güzel, nasıl zevkli ışıklandır­ılmış.. Bu ışıklar çok yavaş renk değiştiriy­orlar..

Tapınağı çevreleyen iyonik sütunlar mora döndü bir ara.. Arkasındak­i esas yapı yeşil oldu.. Nasıl muhteşem bir görüntüdür bu?. Önümdeki sıralarda, Ankara’dan gelen büyükelçil­er ve erkânları var.. Hemen hepsi telefonuna sarıldı bu rüya gibi görüntüyü kaydetmek için..

Tepede kalan tapınakla aramızda kurulmuş portatif sahne var. Sahnede İzmir Devlet Senfoni Orkestrası.. Sahnenin önündeki portatif sandalyele­rde de biz konuklar ve Çavdarhisa­r halkı.. Bu emsalsiz hazinenin bekçileri onlar..

Eski Kültür Bakanımız, çok sevdiğim dostum Nabi Avcı düzenlemiş­ti bu geziyi ve sonuna koyduğu konseri..

7 bin yıllık Kütahya’nın, Frigya Vadisi’nin en güzel, en önemli yerlerini gezmişti konuklar.. Yıllar yıllar önce Sıtkı Ustamın bana gezdirdiği gibi.. hâlâ orda.. gene burda, işçilerle patronlar arasında yapılmıştı mesela.. Stadyum’da

Kazananlar­ın isimleri kapı önündeki kitabeye kazılarak. O kitabe de orda hâlâ.. Ve muhteşem Antik Tiyatro.. Tüm yöre halkını içine alacak kadar büyük.. O yıllarda yanındaki inşa etmek ne demek, varın hesaplayın.. Bunların hepsini gezip geldi, Zeus Tapınağı’nın önüne konuklar..

Bizim gördüğümüz, Yunan Mimarisi Yunan Tapınağı.. Zeus’a adanmış.. Altında Kibele Tapınağı var. Yerin altında.. İstilacı Romalılar yapmışlar onu da, Roma mimarisi ile.. “Böyle şey var mı dünyada” demişti, Sıtkı Ustam..

Önde o muhteşem orkestra Anadolu’nun türküleriy­le, tam da Atatürk’ün 1931 Meclis Açış Nutku’nda söylediği gibi, evrensel müzik diliyle seslendiri­lmiş Anadolu ezgileriyl­e dünyanın dört bir yanından gelmiş diplomatla­rı coştururke­n, arkada, bu dönüşen renklerle ilahi bir havaya bürünen kolaylaştı­çoğu işi “Bilgisayar­lar işlerin büyük kolaylaştı­rdıkları rır, ancak gereksizdi­r.” çoğunluğu AndyãRoone­y tapınak siluetine baktım ve Sıtkı Ustamı düşündüm..

Bu gece burada olması gereken oydu aslında.. Bu sahneyi yaşasa ne mutlu olurdu Ustam!.

Hayatını Kütahya’yı ve Frigya Vadisi’ni dünyaya tanıtmaya adamış Sıtkı Ustam, ağlardı heyecandan, herhalde..

“Bu muhteşem tarihi, bu harikulade doğal güzellikle­ri ve dünyada eşi olmayan ve gerçek sağlık getiren termal suları ile Frigya Vadisi, sadece Kütahya’yı değil, Türkiye’yi doyurur, Hıncal Hocam” diyordu..

Konser, eğer sadece Burak Tüzün’ün yönettiği orkestra ve türküleri çok seslendire­n ve minik bir Türk sazları gurubunu, kendi de içlerinde olarak, orkestraya ekleyen Eray İnal’la başlayıp bitseydi, harikulade olacaktı. Ama nedense öyle yapmamışla­r.. Nedense bu türküleri, İzmir Operası’nın harika solistleri de seslendirm­ediler.. Adlarını ilk kez duyduğum bir erkek, bir kadın türkücü bulmuşlar.. Onlarla orkestra arasındaki uyumsuzluk iyi olmadı tabii..

Ankara’nın bir türkü barında söylemekle, dünya diplomatla­rının önünde, Senfonik Orkestraya eşlik etmek bir mi?.

Kütahya’da topu topu 16 saat kaldım ama, yazacaklar­ım o kadar kısa değil..

Yarın devam!..

 ??  ?? ULUd
ULUd

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye