Bir tek Türkiye’ye diş geçiremediler
1 Eylül 2001’den bu yana küresel siyaseti, her tür terör enstrümanının devreye sokulduğu iç ve dış kaoslar domine ediyor. İlk olarak El &A,DE/Kaide bahanesiyle Irak ve Afganistan işgal edildi. Şimdi de eliyle Ortadoğu tekrar dizayna tabi tutuluyor. Ukrayna ve Mısır’a dış destekli darbelerle yeniden format atıldı. Arap Baharı ile adalet, özgürlük, demokrasi ve refah isteyen Müslüman ülkeler ise Suriye, Yemen ve Libya’daki gibi iç çatışmalara mahkûm edildi. Küresel merkez şimdiye kadar sadece ©çelik çekirdek’ diye nitelenen Türkiye’nin bileğini bükemedi.
kapsamında 2013’ün Mayıs’ından beri içeriden ve dışarıdan acımasız saldırılara maruz kalıyoruz.
Ülkemize yönelik her tür unsur, grup, örgüt, medya organı ile farklı ideolojik ve finansal aygıtlar eşzamanlı olarak aktive edilmiş durumda. Ancak 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle 16 Nisan’daki referandumda da görüldüğü gibi emperyal aklın Türkiye’ye karşı devreye soktuğu bütün kaos planları destansı zaferlerle çökertildi.
Bu saldırıların son örneği krizleridir. Tam Katar’ı atlattık derken Almanya’nın diplomatik terörü başladı. İşte burada Irak ve Suriye’de işlemediği insanlık suçu kalmayan
eliyle Türkiye’ye karşı başlattığı bu yeni savaşın mahiyetini çok iyi anlamalıyız.
Dost da düşman da iyi biliyor ki Almanya’nın yataklık ettiği bu terörün asıl hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ona sahip çıkan kesimlerdir.
Bu yüzden, Almanya’ya yön veren Nazi güdüsüyle Erdoğan’a sahip çıkan halka
diyenlerin güdüsünün tek yumurta ikizi kadar aynı olduğunu görüyoruz. Nitekim
hezimetlerinden sonra FETÖ elebaşısı bedduasını artık açıktan halka yöneltirken Özdilleşenlerin kervanına katılan Bulaçgiller de sandıktan çıkan milli iradeyi diye aşağılamıştı.
Batı medyası zaten Gezi’den bu yana “Batılılaşamamış Müslümanların Türkiye’yi yönetmesine izin verilmemeli” diye tepinip duruyor. Gün yok ki Erdoğan’a ve Türk milletine “despot ve onun batılılaşamamış yoksul halkı” diye hayâsızca saldırmasınlar.
Batı’nın ve özelde Almanya’nın bu faşist çıkışlarına bakınca, 15 Temmuz’da ağır darbe alan emperyal aklın kimyasının bozulduğunu görmemek mümkün değil.
Nasıl bozulmasın ki! Eşzamanlı düğmesine basılan PKK, FETÖ ve DEAŞ gibi taşeronlar, aldıkları ihaleleri bitiremedi. Bütün ekonomik operasyonlar akamete uğratıldı. Kurgulanan işlevsiz kaldı. En trajik olanı da
“Türkiye’yi terörist ülke ilan edelim” kampanyasının ellerinde patlamış olmasıdır.
Peki, Türkiye’yi hedef seçen emperyal akıl ile onun Almanya gibi kâhyaları ve diğer taşeronları ne istiyor bizden? Lafı hiç uzatmadan söyleyelim. Öncelikle Recep Tayyip Erdoğan’dan vazgeçmemizi istiyorlar. Türkiye’dekilere, “Eğer Erdoğan’a sahip çıkarsanız bütün ülkeyi yakarız. Hepinizi ayrım gözetmeden topluca cezalandırırız” diyorlar.
Yani millet ve devlet olma iddiamızı unutmamızı, Anadolu’ya hapsolup Irak ve Suriye’de işgalcilerin politikalarına teslim olmamızı istiyorlar. Oysa bu mümkün değil. Erdoğan’ın deyişiyle
Ayrıca unuttukları bir şey daha var.