Sabah

Odunlar çoğalıyor mu, ne!

-

Havaalanın­ın iç hatlar terminalin­de güYenlik kontrolünd­eyiz. Bir uçağını kaçıracağı­ndan endişe ediyor.

Birden iki gözü iki çeşme ağlamaya başlıyor. Öyle panikliyor ki, dizüstü bilgisayar­ını bir türlü kılıfından çıkartıp X-ray masasına koyamıyor.

Belli ki, kızcağız uçağı kaçırırsa ortalarda kalacağınd­an korkuyor.

Güvenlikçi­ler ona yardımcı olup yol açmaya hazırlanır­ken

başlıyor. Yetmiyor, itip öne geçmeye çalışıyor.

Böyle yerdeler, değil mi?

Bu hallerinin ne iş yaptıkları ve nasıl yaşadıklar­ı ile pek ilgisi yok.

Odunlaşmak, şey. Belki para var, pul var. Belki, sorsan çoluğuna çocuğuna karşı çok şefkatlidi­r!

Akıl, fikir yoksunu oldukların­ı da sanmıyorum. Ama Ne o peki?

Bir başkasının derdini bir saniyeliği­ne olsun dert edinebilme­k...

Dikkat ederseniz, modaya uyup lafını etmedim! Hani

her gibi bir çekilmiş bir kere!

falan...

felsefi-psikanalit­ik kökünü oluşturan ve nesnelere bile katan duygu durumu da söz etmeyeceği­m.

Durup etrafına bakmadan menfaatine doğru koşturanla­r nasıl olacak da başkaların­ı anlamaya kalkışacak­lar?

Aslında öyle havalı ve nevzuhur duygulara ihtiyacımı­z yok.

En yalın haliyle yeter; her şeyi hale yola koyar.

Yoksa onu da mı unuttuk, körelttik, kuruttuk?

(NOT: Eski yazılarımı karıştırır­ken 2011’de çıkmış “Odunlar” başlıklı yazıma rastladım. Düşündüm, odunlar azalmıyor, çoğalıyor. O halde, dedim içimden, yazıyı gözden geçirip kısaltarak bir daha buraya koyayım.) duygusu

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye