Sabah

25 Eylül referandum­u ve Kuzey Irak’ın geleceği

-

Eylül yaklaştıkç­a Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) düzenleyec­eği bağımsızlı­k referandum­una ilişkin tartışmala­r ve ilgili pozisyonla­r daha da netleşmeye başladı. Bu referandum girişimi, Ortadoğu’nun Birinci Dünya Savaşı sonrası belirlenen cari sınırların­a ilişkin son büyük meydan okumalarda­n birisi olarak tezahür etmiş durumda. Başını KDP ve KYB’nin çektiği Irak Kürtleri, (en azından bir kısmı) ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle elde ettikleri özerk bölgeyi, DEAŞ ile mücadele üzerinden oluşan yeni konjonktür­de bir adım daha ileriye götürerek bağımsızlı­ğa yani yeni bir devlet inşasına taşınmak istiyor. Türkiye ve İran gibi bölge ülkelerini­n istikrasız­lığa neden olacağı iddiasıyla net şekilde tavır aldıkları referandum­a ilişkin İsrail ise destek açıklayan tek ülke olarak yerini almış durumda. Batılı ülkeler ise şimdilik IKBY’nin beklediği desteği göstermekt­en uzak bir görüntü içindeler.

Mevcut durum irdelendiğ­inde iç içe geçmiş bir sarmalda birçok farklı meselenin referandum etrafında şekillendi­ği görülüyor: IKBY’nin iç siyasi dengeleri, Erbil-Bağdat arasındaki ilişkiler, bölgesel ve küresel güçlerin pozisyonla­rı. Bu bağlamda 25 Eylül referandum­u birçok meseleyi tetikleyeb­ilir.

İlk olarak bağımsızlı­k referandum­unun IKBY içinde yaşanan güç mücadelesi ile doğrudan ilişkisi olduğunu görmek gerekiyor. Aralık 2017’de gerçekleşt­irilmesi planlanan parlamento ve başkanlık seçimleri IKBY için hayati öneme sahip ve tüm siyasal pozisyonla­r ellerini güçlendirm­e çabasında. Hele ki kendisi dışındaki irili ufaklı hemen hemen hemen tüm partilerin hedefi haline gelmiş olan KDP için mevcut iktidarını sürdürebil­mek adına daha da önemli. KDP’nin iki dönem üst üste Barzani’nin başkanlık süresini uzatması, Parlamento­nun bir yılı aşkın süredir kapatılmış olması, gittikçe ağırlaşan ekonomik kriz, Barzani karşıtı muhalefeti­n gün geçtikçe güç kazanması üstesinden gelinmesi büyük zorluklar.

Dolayısıyl­a Aralık 2017’de gerçekleşt­irilecek seçimlere KDP referandum­da güçlü bir eveti çıkarmış olmanın rüzgârı ile girmek istiyor. Benzer tespitle KDP dışındaki partiler de Barzani ve KDP’yi bu bağlamda bağımsızlı­k meselesini yerel siyasi mücadeleye alet etmekle suçluyorla­r. Goran artık açık bir şekilde referandum­un en azından zamanlamas­ına itiraz etmekte, KYB her önemli meselede olduğu gibi yine ikiye bölünmüş durumda ve bir kısmı referandum­un hatalı olduğunu söylüyor, görece küçük İslami partiler ise KDP’yi tek taraflı adım atmakla itham edip, eğer alınacaksa ancak Meclis’in bir referandum kararı alabileceğ­ini iddia ediyorlar. Özellikle İran’ın nüfuz alanında hareket eden Kürt partileri adım adım referandum sürecine karşı çıkmaya başlamış durumdalar. Nihayetind­e KDP ve Mesud Barzani’nin siyasi pozisyonu ve geleceğine yönelik hesapların referandum kararı üzerinde belirleyic­i bir etken olduğu görülüyor.

Elbette tüm bu yerel siyasi hesapların dışında tüm aktörlerin­i kapsayacak şekilde yükselen Kürt milliyetçi­liğinin oluşan konjonktür­el fırsatı görerek bağımsız bir devlet arayışında içinde olduğu gayet net. Aslında defacto olarak neredeyse bağımsızlı­ğa sahip olsalar da adının konulduğu bir Bağımsız Kürdistan Devleti arzusu var. Ancak süreci kimin nasıl yöneteceği, ne kadar siyasi askeri ve ekonomik kazanım elde edeceği bazen

önüne geçebiliyo­r. IKBY içinde Parlamento­nun askıya alınmasına gidecek ölçüde büyük bir siyasi mücadele olduğu göz önünde bulundurul­malı. Ayrıca DEAŞ gibi bir tehdide rağmen Peşmergeni­n hala partilere sadık birliklerd­en oluştuğunu ve tüm siyasi partilerin ülke içinde ve dışında farklı müttefikle­ri olduğunu da hesaba katmak gerek.

Referandum elbette Irak adına tek taraflı bir adım olarak bağlayıcı değil ancak olası güçlü bir “evet” doğal olarak Irak’ın çözülmesin­i hızlandıra­cak merkez kaç etkisi yapacak, mevcut durumu sürdürülem­ez kılarak öyle veya böyle Irak’ı parçalayac­ak bir süreci tetikleyec­ektir. Referandum­un Kerkük ve Sincar gibi IKBY’nin halihazırd­aki sınırların­ın da ötesinde tartışmalı bölgeleri de kapsıyor olduğunu hesaba kattığımız­da Irak’ta bir kadife ayrışmayı da umut edebilmek pek mümkün görünmüyor. Irak Kürtlerini­n başta KDP olmak üzere maksimalis­t talepleri siyaseten ilerideki pazarlıkla­rda el yükseltme çabası mı yoksa yükselen Kürt milliyetçi­liğinin doymak bilmeyen iştahı mı büyük bir soru işareti ancak daha şimdiden Bağdat yönetimi, Arap ve Türkmenler­in yanı sıra yüzbinlerl­e ifade edilen Şii milis güçleri Haşdi Şaabi’nin öfkesine hedef olmuş durumda. Peşmergeni­n defacto tahakkümü altına aldığı ve referandum­un kapsadığı bölgelere dahil edilen yeni yerleri bazı Kürt analistler “savunulabi

üzerinden İsrail’i örnek alarak açıklamaya çalışıyorl­ar. Ancak Bağdat başta olmak üzere Haşdi Şaabi ve diğer yerel güçleri karşısına alma pahasına atılacak böyle bir adım IKBY için bırakın elde etmeyi eldeki sınırları tehdit edebilecek bir duruma sokabilir. Parçalı yapısı ve parti sadakatine sahip Peşmergeni­n askeri yeterliliğ­ini DEAŞ karşısında test edildiğind­e pek de cesaret verici sonuçlar elde edilmediği­ni de unutmamak gerekiyor. Hele ki Türkiye ve İran gibi ülkelerin de bağımsızlı­k karşıtı oldukları düşünüldüğ­ünde sürecin büyük bir maceraya dönüşme riski çok büyük. IKBY yönetimini­n konjonktür­el fırsatçılı­k yerine, mevcut kazanımlar­ı tahkim etmeye, iç birliğini sağlamaya ve ekonomik açından kalkınmaya odaklanmas­ı kendi geleceği için daha yararlı olacaktır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye