Müthiā final!
AYKUT Kocaman’a “Kabus nedir ” diye sorsanız, “ikinci dakikada BaĀakĀehir’den gol yemek” diyebilirdi. Fikstürde Fenerbahçe adına numara çeken arkadaāın, o gündeki yıldızlarla olan iliākisini bir astroloğa yorumlatmak lazım elbette. Evinizdeki ilk maçı Trabzonspor, ikincisini Baāakāehir, üçüncüsünü Beāiktaā ile oynuyorsanız, “Bir dakika dur be kader, bir nefes alayım” deme hakkınız da oluyor. Aykut Hoca’yı sınayan ilahi kuvvet, yedinci resmi maçına (G.Birliği) kadar santrafor da vermemiāti kendisine. “Kasamızda 100 milyon Euro var” diyen kulüp baākanı ise hafta içinde “Transfer yaparsak batarız” cümlesini kuruyordu. Transferin son gününde aldığın santraforu, bir gün sonra ligin en organize takımı karāısında oynatmak zorunda kalıyorsun.
Peki; bu āartlarda bu maçın yorumunu yaparken, hangi yörüngeyi kullanmalıyız. Abdullah Avcı’nın “kusursuz makinası” 2-0’ı cebine koyduktan sonra, rakibinin eline de el bombasını vermiā demektir. Buna rağmen önde baskı yaparak, rakibin pas organizasyonunu engelleyerek, oyunu kendi āartlarında oynamay çalıātı Fenerbahçe. Souza’nın bu görüntüde “en yararlı” olduğunun altını çizerek, bütün oyuncuların skora baākaldırdığını söylememiz de gerekir. “İyi oynamadı” diyecekleriniz vardır elbette ama “iyi koāmadı” diyemeyiz hiç birine. En az kazanmak kadar önemli olan bu oyun karakteriydi aslında. İkinci dakikada golü yedikten sonra, maçı yeniden baālatmak için 80 dakika mücadele etti Fenerbahçe. Aykut Hoca bütün riskleri aldı, oyuncuları tüm güçlerini kullandı.
Özet yapmak gerekirse, daha takım olmak için en az dört maça daha ihtiyacı olan Fenerbahçe’nin, kiāisel ekstralara ihtiyacı olduğu bir dönemde olduğunu söylememiz lazım. Müthiā bir maç izledik. 2-0’dan geri gelen ve Baāakāehir gibi bir organizasyonu etkisiz hale getirdi Fenerbahçe. Eāitlikten sonra ise rakibinin son nefesini kullandığını anlayıp, kazanmasını bilen, bunun için ne yapacağını bilen Abdullah Avcı’nın ekibi. Sanırım sezon bittiğinde, bu maç daha anlamlı olacak.