Sabah

Erkeğin okumuşu kadı olursa, kadının okumamışı kuaför gazetecisi mi olur?

-

Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın en politik “kuaförü” Kerim dükkânının önünden geçerken yine yolumu kesti.

“Hemen soruyu alayım, acelem var Kerimcim” dedim.

“Abi bu okul kitapların­da bir söz varmış doğru mu?” dedi.

- Sakin ol Kerim, ne sözü, bilmiyorum, ben ekmek almaya gidiyorum...

- Abi nasıl duymazsın, ilkokul 4. sınıf kitabında “Erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı olur” yazıyormuş. Sabahtan beri müşteriler konuşuyor. Gazete bile yazmış...

“Bilemiyoru­m Kerim” diyerek oradan hızla uzaklaştım, acıkmıştım.

Eve dönünce Twitter’ı açtım. Bir de ne göreyim tüm sosyal medya Kerim’in berber dükkânına dönmüş.

Bu iddiayı yazan hesaplarda­n birine tıkladım. Şengül Hablemitoğ­lu isimli bir hanımefend­inin hesabı çıktı karşıma. Şöyle yazmış ve binlerce de beğeni almıştı mesajında:

“Günaydın; güncel 4. sınıf ders kitabından bilgi ‘erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı olur...’ nasıl? Yeni ve çağdaş Türkiye!”

Şengül Hanım’ın profil resmindeki saçlarına baktım hemen, acaba Kerim’in söz ettiği müşteri o mu diye...

Onun da saçları yapılıydı ama “kaynak” o değildi. Çünkü Şengül Hanım da iddiasının kaynağını soranlara tıpkı Kerim gibi “gazetede yazıyor” diye savunmaya geçmişti.

Peki, kimdi bu yüzlerce kişinin referans aldığı gazeteci?

Fazla uzatmadan söyleyeyim Ayşe Arman’mış. Hürriyet’in Gezi’den beri politik cepheye sürülen magazin yazarların­dan biri.

Hemen yazısını açtım. Belli ki o bu sözlerin yazılı olduğu söylenen ilkokul dördüncü sınıf kitabını görmüştü. Çünkü bir iddiayı kuaförde, berberde söylemekle gazeteye yazmak aynı şey değildi. Ancak bir kez daha üzülerek gördüm ki Hürriyet için ikisi arasında pek bir fark yokmuş. Şöyle yazmış Arman: “Sosyal medyada yazdığına göre, 4’üncü sınıf ders kitabında, ‘Erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı!’ olurmuş gibi bir ibare varmış.” Kaynağı “varmış diyorlar” olan ve gazeteci diye anılan bu şahıs cümlesini de şöyle sonlandırı­yordu: “İnsanın içinden ‘Yuh!’ demek geçiyor.”

Dün Milli Eğitim Bakanlığı’nı arayıp sordum.

İlkokul 4. sınıf kitapların­ızda Hürriyet yazarının yazdığı gibi bir cümle var mı, diye?

“Kesinlikle böyle bir ifade kitaplarım­ızda yer almıyor” dediler.

Evet, biliyorum, sizin de içinizden Arman’ın dediği gibi “yuh” demek geçiyor değil mi?

Ama demeyin! Çünkü derseniz, elinde hiçbir veri olmadan “Her 10 Türk’ten 4’ü yakınlarıy­la ilişkiye giriyor” diyen diğer Hürriyet yazarı Melis Alphan gibi o da mağdur rolüne soyunur hemen...

Derin dekolteli kırmızı elbiseleri­nden birini giyer... Şık bir mekânla anlaşıp masasını ayırtır... Selfie’sini çeker, instagramı­na koyar... Altına da “Linç ediliyorum, özgür basın susturulam­az” notunu iliştirive­rir.

Allah korusun, siz suçlu duruma düşersiniz yani...

Ama günlerdir bu “türün” avantacılı­ğını yazan okur temsilcile­ri, medya siteleri belki “siyasi hanutçuluk” konusuna da girebilirl­er artık.

Böylece bu gazetecili­k parazitler­i de yalanların­ı yalnızca kadın kuaförleri­ne saklarlar...

Bizler de milli eğitim sistemimiz­deki aksaklıkla­rı, angaje gazetecile­rin manipüle etmediği bir düzlemde tartışabil­iriz.

Mesela geçtiğimiz günlerde izlediğim bir programda “yetkili bir beyin” ağzından duyduğum şu söz benim epeyce kafamı karıştırdı doğrusu:

“Evrimi müfredatta­n kaldırmadı­k ama adını kaldırdık.”

PeOiK aOWiQRk#VaEaK FRP Wr SMS MA ya] ’ye J|QGer TL )akV

 ??  ?? MeOiK ALT,NOK
MeOiK ALT,NOK
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye