Osmanlı’da çocuklar okula ‘amin alayı’ ile başlardı
başlama gününü kandillere denk getirmeye çalışırlardı. Eğer kandile denk gelmezse çocuklar pazartesi veya perşembe günleri okula başlarlardı. Okula başlayacak çocuğu olan aile evlerini baştan aşağı temizler, ailenin kadınları temizlikten sonra okula gidecek öğrenci adayıyla birlikte hamama giderek eğlenirlerdi.
Çocuğun okula başlayacağı gün, bütün aile hava aydınlanmadan kalkardı. Yeni elbiseler giydirilen çocuğun boynuna işlemeli bir Kur’an cüz kesesi asılırdı. Fesin giyildiği dönemde çocuğun başındaki püskül mavi olur ve fese bir nazarlık takılırdı. Evden hazırlıklar bittikten sonra Eyüp Sultan ve Fatih türbeleri ziyaret edilirdi.
Aile türbe ziyaretinden döndükten sonra mektebin diğer çocukları okula başlayacak arkadaşlarını evinden alarak ilahi ve aminlerle götürmek için eve gelirlerdi. Çocukların okula törenle başlamalarına “amin alayı” veya “bed-i besmele” denirdi.
Mektebe başlayacak çocuk evin önünde kendisini bekleyen süslenmiş ata bindikten sonra tören başlardı. İlahicilerin dualarını amincilerin “Amin, amin” sözleri takip ederdi.
Çocuk ata bindirildikten sonra amin alayı yürümeye başlardı. Alayın en önünde atlas yastık üzerinde sırmalı cüz kesesiyle elifba taşınırdı. Arkasından da başının üzerinde çocuğun okulda oturacağı minder ve elifbayı koyacağı rahleyi taşıyan birisi giderdi. Bu iki kişiyi ata binmiş çocuk takip eder, arkasından da mektep hocası, hocanın yardımcıları, ilahiciler ve aminciler gelirdi.
Törende çocuğun akrabaları ve davetliler de bulunurdu. Çocukların anneleri ve mahallenin kadınları da okula başlayan çocuğa eşlik ederlerdi. Ayrıca töreni seyretmek isteyenler yol boyunca dizilirlerdi.
Amin alayı ilahiler eşliğinde okulun önüne gelince, okul hocasının yardımcılarından biri öğrenciyi elinden tutarak okula götürürdü. Okuldan içeri giren çocuk hocasının elini öptükten sonra karşısında bulunan minderine otururdu. Besmele çeken hoca cüzde Arap alfabesinin ilk harfi olan “Elif”i göstererek adını yüksek sesle söylerdi. Ardından da “Bugünlük dersin bu kadar, unutursan kulaklarını çekerim” derdi.