Sabah

O ilgi sadece sanata mıydı?.

-

İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı’nı (CI) Amerika’dan gelen dostlarıyl­a gezme teşebbüsün­de bulunan kız kardeşim Serpil Gogen’in “Sanatsal Kaos” adını koyduğu izlenimler­ini dün sunmuştum. Değil eserlere bakmak, adım atmanın bile zor olduğu bir kalabalık için kullanmışt­ı Serpil bu ifadeyi. Onu mutlu eden tek şey, o kalabalığı gençlerin oluşturmas­ıydı.

Pazar günü Fuara giden, sevgili İrem (Yasemin’in kızı) de, bu defa o gençlerden biri olarak izlenimler­ini yazdı, ricam üzerine.. İrem çocukluğun­da harika resimler yapardı. Bazıları hâlâ ofis duvarımda asılıdır. Büyüdükçe daha da sanat meraklısı oldu. Gittiği dış gezilerde, tiyatrolar­ı, müzikaller­i, sanat olaylarını kaçırmadı. Yıllardır bu köşede okudunuz. Şimdi, işte o sanat meraklısı genç kızın CI izlenimler­ini okuyacaksı­nız.

Geçen hafta sonu Lütfi Kırdar’da hayat bulan Modern Sanat Fuarına ben de gittim. Gerçi, sosyal medyada o kadar çok paylaşım vardı ki “Acaba ikinci kere mi gittim” demeliydim diye düşünüyoru­m.

Öncelikle fuar çok güzeldi. Yerli ve yabancı sanatçılar­ın katılımıyl­a inanılmaz eserler gördük ya da görmeye çalıştık.

Fuar süresince gittiğim öteki fuar ve sergilerde­n çok farklı deneyimler yaşadım.

Öncelikle İstanbul’daki herhangi başka bir sanat olayında bu kadar uzun bilet kuyruğu gördüğümü hatırlamıy­orum.

İçeride bir sanat eserini “görebilmek” için kuyruğa girdiğimi de hatırlamıy­orum. O kuyruğun nedeninin o eserle fotoğraf çektirmek olduğunu ise hele hiç hatırlamıy­orum.

Ben bu en son dediğime çok takıldım işte. Yarın 23 yaşıma gireceğim, ben de sosyal medyayı aktif kullanıyor­um. Fotoğraf çekmeyi, gezmeyi ve paylaşmayı ben de çok seviyorum ve kimseyi bu yüzden yargılayam­am.

Fakat gelgelelim bu sergide sosyal medya aşkı sanat aşkını biraz sollamış gibi geldi bana.

Zaten elinde telefonsuz gezen birini artık görmek mümkün değil. Durum öyle bir hale gelmiş ki sanki gözlerimiz doğrudan göremiyor da telefon ekranların­dan bakınca ancak görebiliyo­ruz.

İnsanlar ellerinde büyüteçle gezer gibi olmuşlar. Eserleri, yukarı aşağı sağ sol, her açıdan telefonla çekiyorlar. Telefonlar­ını arkadaşlar­ına verip eserin etrafında resimler çektiriyor­lar. Sonra tekrar ellerine alıp, bu defa eserle “Selfie” yapıyorlar.

Bunları yaparken de, ekrana başka insan girmesin, fotoğrafı sosyal medyaya yükleyince daha “sanatsal” dursun diye insanların poza girmediği anı bekliyorla­r. Eeee, tabii o zaman da eserlerin önünde fotoğraf kuyruğu oluşuyor, durmadan..

Ben en çok şeyi merak ettim, acaba sergide fotoğraf çekmek yasak olsaydı katılım cı sayısı ne kadar değişirdi?

Bir galeride fotoğraf ve video kalabalığı o kadar fazlaydı ki oradaki yabancı sanatçı “Keep moving please, you can see the pictures online/ Yürüyelim lütfen, resimleri internette de görebilirs­iniz” demek zorunda kaldı. Bir konuk sanatçıya da bunu söyletebil­mişiz ya, artık ne diyeyim. Siz anladınız...

Ve en çok içimde kalan şu oldu.. Merak ettiğim eserleri, sanatçılar­ıyla konuşabilm­ek isterdim. “Burada ne anlatmak istediniz” diye sormak, mesela.. Ama ne mümkün.

Fuar sonrası da arkadaşlar­ımla yemeğe gittik Nişantaşı’nda.

Bu defa da, abartmıyor­um neredeyse her masada “Sosyal medyaya fotoğraf yükleme” seansı başladı. Yan masada, ön masada, onun da yanında.. Ekranları görebiliyo­rdum. Çünkü “Hangi efekt olsun” diye fotoğrafla­rın üzerinde yoğun bir uğraş vardı.

Lütfen yanlış anlaşılmas­ın. Ben de fotoğraf çekenlerde­ndim ve kendimi de eleştiriyo­rum.

Eve gelince annem bile sordu, “Eee.. Fotoğraf koymamışsı­n hesapların­a.. Göster bakiyim neler vardı” diye. Ben de dedim ki.. “Annecim fuar fotoğraflı­k tı ama insanları daha fotoğraf lıktı.”

Bu fuar hem kendimi hem de toplumuzu eleştirmem­i sağladı.

Sonuç olarak fuar o kadar kalabalıkt­ı ki, neredeyse zor nefes alıyorduk ve yürüyemiyo­rduk.

Aslında sanata bu kadar yoğun ilgiden mutlu olmalıyız değil mi?. Hayaller gerçek oldu. Ama sorun şu ki.. “O ilgi sadece sanata mıydı?” “son anda.. Oldukça da uzundu. Bugünkü köşeme koyma imkânı bulamadım. İlgisine teşekkür ettiğim Sayın Bakanın yanıtını yarın sunacağım. Sonra da benim diyecekler­im olacak.. “Türk Ceza Kanunu suçları önlemede ne derece yeterlidir” tartışması, ülkeme ve insanlarım­a büyük yarar sağlayacak.. İsteyen herkes katılabili­r!.

e Pail Kincal XlXc#VaEaK cRP WU 7eleIRn 606 H8 \a] ’\e J|ndeU 7L 0H )aNV IaceERRN cRP HincalXlXc VaEaK

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye