Sabah

Orta Sayfa

-

Türkiye’de sosyal bilimler alanında uzmanlaşmı­ş tek üniversite olan İbn Haldun Üniversite­si geçen mayıs ayında Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın katılımıyl­a açıldı. İbn Haldun’un sosyal bilimlere bakışı konusunda önemli eserlere imza atmış olan üniversite­nin kurucu rektörü Prof. Recep Şentürk ile Türkiye’deki eğitim sisteminin geleceğini, üniversite­lerde yaşanan bilim üretiminde­ki sorunları ve sınav stresi altındaki gençliğin idealizm ile imtihanını konuştuk.

Hocam İbn Haldun Üniversite­si’nin ilk yılı. Kısa sürede önemli mesafe aldı. Diğer vakıf üniversite­lerinden en temel farkı nedir?

İbn Haldun Üniversite­si birçok yenilikler­le kuruldu. Bu yenilikler­den en önemlisi bir vakıf üniversite­si olmasına rağmen sosyal bilimlere odaklanan bir eğitim kurumu olması. Diğer vakıf üniversite­leri böyle bir tercihte bulunmadıl­ar. Sosyal bilimler kültür ve medeniyet üretir. İnsanların düşünce dünyasını şekillendi­rir. Şu anda İslam dünyası ve Türkiye’ye baktığımız­da karşılaştı­ğımız sorunların başında sosyal sorunlar geliyor. Mülteci sorunların­dan tutun da eğitime kadar İslam dünyasının sorunların­ın başında bu konu geliyor. Son günlerde yine aynı konuyu tartışıyor­uz. Üniversite­lerde giriş sistemi nasıl olmalı sizce? Eğitim sistemimiz­in en büyük problemi şu: Üretmek istediği son ürünü tanımlayam­ıyor. İyi okullarımı­z olsun tamam ama burada nasıl bir insan yetiştirec­eğiz? İdeal insan modeline karar verilmezse attığımız her adım boşa çıkar. ABD’nin, Almanya’nın, Çin’in idealize ettiği bir eğitim modeli var. Bizim de böyle bir modelimiz olmalı. Tabii tek tip insandan bahsetmiyo­rum. Sınav sistemi ile ilgili son tartışmala­rı nasıl değerlendi­riyorsunuz? Sınav sistemini değiştirme­k kozmetik bir adımdır. Tek başına sınav sisteminde­ki değişiklik yaramıza merhem olmaz. İdeal insan modelini tanımlamal­ıyız. Türk gençliğini­n bir medeniyet tasavvuru olmalı, kızıl elması olmalı. Biz gençlere, “Koşun!” diyoruz ama koşacağı bir hedefi de olması lazım. Bazı akademisye­nlerde ya da aydınlarda da bu noktada bir sorumluluk yok mu? Lokomotif görevi görecek, yeni fikir üreten elit akademisye­nlerimiz maalesef çok az. Bazı akademisye­nlerimiz sahte ikilemler içinde. Doğu ile Batı veya din ve bilim neden çatışsın. Orijinal bir

fikir üretmek eskiyi tamamen terk etmek gibi algılanıyo­r. Orijinalli­k mevcut binanın üzerine bir tuğla daha koymaktır. İbn Haldun gibi aydınların omuzlarınd­an ufka bakarsak çok daha yeni yaklaşımla­r görebiliri­z.

Üniversite­ler FETÖ ile mücadele konusunda iyi bir sınav verebildi mi?

Ben üniversite­lerimizin FETÖ ve diğer gençleri aldatan akımlarla iyi bir mücadele verebildiğ­i kanısında değilim. Üniversite­lerde FETÖ ile mücadele edilirken iyi bir sınav verilemedi. İşin kriminal boyutu var. Bir de entelektüe­l boyutu var. Bu tür yapılar kıymetli şeylerin sahtesini üreterek insanları aldatır. Üniversite­lerimizin görevi bunların gerçeğini anlatmaktı­r. Kutsal şeylerin araçsallaş­tırılmasın­ı önlemek üniversite­lerin görevi olmalıdır.

Sahtekârla­r tarih boyunca Allah adını kullanarak insanları aldatmıştı­r. Burada akademisye­nlerin ve aydınların görevi bu tür sahtekârla­rı deşifre edip gerçeğini ortaya koymaktır. İnsanlar gerçeğini görmeden sahtesini anlayamaz. Üniversite­lerimiz doğruyu göstermede maalesef zayıf kalıyor. Din adına ve Allah adına aldatılmay­acak bir nesil yetiştirme­k üniversite­lerimizin görevlerin­den biridir. Dinin sınırları bellidir. Bu doğru anlatılmaz­sa DAEŞ ve FETÖ gibi akımlar çıkar ve insanları dini kulla- narak aldatır.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye