YENİ BİR KOBANİ yaşatmayacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afyon NG Güral Termal Otel'de yapılan “Hep Birlikte, Büyük Hedeflere” temalı 26. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanışında konuştu. Astana'da alınan kararlar gereği İdlib'te çatışmasızlık bölgesi sağlamak için adım atıldığını belirterek Erdoğan, “Yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve bunu yaşatmayacağız” dedi.
“Suriye'deki ve Irak'taki gelişmelerin Türkiye'den bağımsız olmadığı cümle alemin malumudur. Balkanlar ve Kafkaslar, hem coğrafi hem insani ilişkilerimiz hem de stratejik olarak canımızdan bir parçadır. Biz bu şekilde sayınca birileri hemen karşımıza dikilip, ‘Daha Türkiye'nin iç meselelerini çözemiyorsunuz, niçin bu kadar geniş bir coğrafyayla ilgileniyorsunuz' diyorlar. Halbuki bu coğrafyalardaki gelişmelerin hiçbiri bizim iç işlerimizden, milli güvenliğimizden, bugünümüzden ve geleceğimizden ayrı düşünülemez. Kimsenin iç işlerine karıştığımız yok. Biz sadece kendi iç işlerimizi güvence altına almaya çalışıyoruz.
Suriye'de kaos olursa biz burada nasıl huzur içinde yaşayacağız? Zulümden kaçan 3 milyon üzerindeki Suriyeli kardeşimiz ülkemizde barınmıyor mu? Suriye'deki gelişmelere sırtımızı dönsek bile krizin sonuçlarından kaçabilir miyiz? İşte biz Suriye'ye gitmediğimizde Suriye bize geliyor.
911 kilometre bir Suriye sınırı var ve burada çok ciddi bir devlet yapılanması ön çalışmaları var. En batısından en doğusuna... Bugün biz buna sesiz kalırsak, ki geciktik, o zaman bu yapılanma orada tahakkuk edecektir. İşte Cerablus'ta müdahaleyi yaptık, ki Sayın Obama döneminde kendileriyle defaatle bunları konuştuk. Maalesef hep oyalama, oyalama, adım atılamadı. Artık bu dönemde daha bekleyemeyiz dedik ve Cerablus'a girdik. Hep söyledik ya artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik ve Cerablus'a girme olayı işte bu adımın ta kendisidir.
El Bab'a inince iyice bazıları tutuştu. Halbuki biz buralarda DEAŞ'ın kendisiyle mücadele ettik. Buraları DEAŞ'tan temizledik. Teröristlere bunlar ücretsiz silah verirken biz parasıyla dahi bunlardan silah alamadık. Ama mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürdük. 2 bin kilometre karelik alanı güvence altına aldık. 100 bin civarında buralardan ayrılmış Arap kardeşlerimiz kendi topraklarına yerleşti.
Bunu yaparken bir şey adına yapıyoruz. Her an bizim sınırdaki illerimiz tehdit altındadır. Hatay'dan al, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin bütün buralarda bir tehdit. Eğer biz tedbirimizi almazsak, bugün üç, beş, on, yirmi havan toplu geliyorsa, yarın başka bombalar buraya inmeye başlar. Ama angajman kurallarını uygulamak suretiyle biz bunlara gerekli dersi vermeye başlayınca o zaman sindiler.
Şimdi olay çok daha farklı bir boyuta doğru ilerliyor. Halep'ten kimler kaçmak zorunda kaldı oradaki kardeşlerimiz. Bugün Gaziantep'e bak, orayı Halep'ten ayıramazsın. Halep'teki o insanlar o varil bombalarının altından mecburen İdlib'e kaçmak zorunda kaldılar ve bugün milyonlarca insan İdlib'te. Ama yine tehdit altındalar. Öyleyse bize düşen bir görev de İdlib idi.
Astana'da İran, Türkiye Rusya bunun çalışmalarını yaptık. Amerika büyükelçilik seviyesinde katıldı. Alınan karaları şimdi biz İdlib'te uygulamaya koyduk. Dışarda Rusya, içerde de Türkiye olarak biz ÖSO ile bu çalışmayı yürütüyoruz. Bu (dün) sabah uygulamaya başlanan süreç, ÖSO ile beraber bizim de desteğimizle oradaki gayret sakin bir şekilde devam ediyor.
Akdeniz'e oluşturulmak istenen bir terör koridorunu bozmak mecburiyetindeyiz. Eğer buna müsaade edersek yeni bir Kobani yaşarız. Biz yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve yaşatmayacağız. Buralarda gerçek hak sahibi olanlar buralardan sürülmüştür ve o hak sahipleri de yerlerine gelecek. Bizim bu topraklarda gözümüz yok. Ama gerçek oraların sahiplerine yerlerine yerleşsin istiyoruz.
Kuzey Irak yönetiminin referandum adımı Irak ile birlikte tüm bölgede bitip tükenmek bilmeyecek çok kanlı, çok can acıtıcı ve hepsinin de sonuçları bizi ilgilendirecek bir sürecin başlangıcı anlamına geliyor. Telafer'de 400 bin Türkmen var. Bunun yarısı Şia, yarısı Sünni. Bu insanlar tehdit altında Telafer'i terk etmek durumunda kaldı. Şu anda 8-10 bin Türkmen var Telafer'de. Peki bunların hukukunu kim savunacak? Bunların yaklaşık 100 bini ülkemize gelmiş durumda. Efendim şöyle diyorlar böyle diyorlar. Kılıçdaroğlu ne derse desin. HDP ne derse desin. Hak ne diyor, biz ona bakacağız.