Bir canavar olarak Che Guevara
Dün bu köşede ölümünün 50. yılında Ernesto Guevara’nın bizzat kendi sözlerinden alıntılar yapmam üzerine sabahtan itibaren mail adreslerime tehditler yağmaya başladı...
Standart olaydır bu. Eğer tarihe geçmiş komünist-sosyalist liderlerden birine dokunursanız anında DHKP-C başta olmak üzere terör örgütlerinden size ölüm tehditleri yağmaya başlar...
Oysa dün ben sadece Che’den alıntılar yapmıştım. İnsanlığın umudu denen Che kendi sözleriyle kendisinin aleni bir canavar olduğunu anlatıyordu. Üstelik devrimci bir katil hatta bir ölüm makinesi olmakla da gurur duyuyordu...
Che Guevara üzerine Türkçeye de çevrilmiş çok sayıda biyografi var. Bunlardan anti-Che içerikli olanı (Mesela Alvaro Vargas Llosa’nın eseri gibi) zaten hiç yok. Bu tercüme biyografilerin içinde en itibarlı olanı Jon Lee Anderson’ın biyografik çalışması. Anderson sol görüşlü bir yazar. Fakat eser dürüst ve objektif yazılmış. Yine sol eğilimli bir kitabevi olan İthaki yayınlarından çıkan ve yine solcu bir isim olan Yavuz Alogan tarafından çevrilmiş 781 sayfalık bu eseri tüm na” tavsiye ederim...
Bu kitapta açıkça görülüyor ki Che Guevara insan öldürmekten özel haz duyan ve infaz yapmaya tutku derecesinde bağlı bir adamdır. Sayfa numaralarıyla beraber yine yorumsuz sadece alıntı yapalım. Buyrun size insanlığın umudu Che...
“Ertesi gün Che, firar etti’ diye yazdı.
Bu sebeple ölüme mahkûm edilen Rosabal; Sori’nin birliğinden Pedro Guerra ve iki askerî tutsak. Pedro Guerra yakalandı; kaçarken bir de tabanca çalmıştı. Hemen infaz edildi.” (s. 329)
“Che, İbrahim’in kaderini, özellikle gelişleri bu olayla çakışan yenilere bir ders olacak şekilde kullanmaya karar verdi. Durumu daha sonra şöyle değerlendirdi: ‘Adamları tepenin bu korkunç olayın yaşandığı noktayı gören tarafında topladım. Gerillalarımıza ne göreceklerini ve bunun ne anlama geldiğini açıkladım. Firarın neden ölümle cezalandırıldığını ve devrime ihanet eden kişinin neden mahkûm edilmesi gerektiğini bir kez daha anlattım. Görevini terk etmeye çalışan adamın cesedinin önünden tek sıra halinde ve ağır adımlarla geçtik. Adamların çoğu daha önce ölü görmemişti ve belki de devrime sadakatsizlikten çok, ölü adama yönelik kişisel duygular ve o aşamada doğal olan bir siyasal zayıflık nedeniyle duygulandılar. Bunlar zor zamanlardı ve bu adamı örnek olarak kullandık.” (s. 261)
“Che şöyle yazmıştı defterine: