Ya efendileri onları tanımazsa, diye korkuyorlar!
Bizim “yerli eFnebi”lerin esas korkusu pasaportlarındaki damga değil. O sorunların gün gelip aşılacağını bilir ve beklerler.
Hepsinin içini kurt gibi kemiren şey “ruhen sahiS olduk
kalıcı biçimde kaybetme ihtimalidir.
Ya “kara
aynı potada eritilip o “üstün seçkin dünya”dan kovulurlarsa"
Ya efendileri onları bir daha tanımazsa"
Bu endişe mahvediyor onları.
O yüzden de (sosyal medyada görüyorsunuzdur) iki gündür kendi memleketle
aşağılıyorlar. Onların bu zehirli dillerine bakıp öfkelenmemek zor.
Ama unutmamalı ki, yakın tarihimizin en temel problemleri şimdi onlardaki hayal kırıklığı ve endişe duygularında tezahür ediyor.
Bu satırları okuyan gençlere tuhaf gelebilir...
Ama gerçekten “ruhen” ABD veya Schengen vizelerine sahip olmak diye bir şey bu ülkede hep vardı.
Bir tür imtiyaz ve seçkinlik hissi...
Benden öncekiler ve benim kuşağım bu türün eski modellerini iyi tanır.
Komşularımız, akrabalarımız, öğretmenlerimiz falan hep böyleydi.
Moda’daki (artık yerinde yeller esen) .ulübü’nde her haIta sonu birtakım insanlar... Kalamış’taki evinden yıllar boyu çıkıp Eminönü’ne bile inmemiş ama hâlâ gençliğinde gördüğü Paris’te yaşıyormuş gibi ömrünü tamamlayan adamlar...
Eğri oturup doğru konuşalım... 7alim terbiye... 0üIredat...
Hep bu “ruh
için kurgulandı, çalıştı, üretti.
Ve kabul edelim ki, hepimiz az ya da çok o sistemin öğrencileriyiz. Dikkatinizi çekerim, burası önemlidir: mediler, sadece Batı’nın “güzel ve doğru” olduğunu öğrettiler.
O yüzden katedrallere turist gibi baktık. Sanki hiç cemaatleri yokmuş, öyle mimari yapıt olarak dikilmişler gibi...
Bilim laboratuvarlarını gökten zembille inmiş saydık. Büyük sermayenin ve askeri bürokrasinin o laboratuvarları atölye gibi kullandığını aklımıza bile getirmedik.
Yeni kuşaklar tabii meseleyi daha basit ve eğlenceli tarafından aldı.
Batı denilen dünya artık bir tür “beaFh Flub”tı. Miami, Los Angeles, Ibiza, Mikonos, vd.
Şimdi o şamatadan uzak kalma ihtimali hepsine öldürücü geliyor.
Ama yapacak şey yok! Yaşayıp göreceğimiz çok şey var.