Sabah

Kimin eli güçlendi: İran’ın mı Türkiye’nin mi?

-

Barzani’nin Deaş sonrası döneme ilişkin derin stratejik hesapları boşa çıktı. En büyük müttefiki Türkiye’nin hilafına girdiği hülyası çıkmaz sokakta sönüverdi. Barzani’nin Irak ve Suriye’nin parçalanma­sından ziyadesiyl­e endişeli olan Bağdat, Ankara ve Tahran’ı ortak bir koordinasy­ona itti. ABD’nin Abadi lehine tarafsız kalmasıyla Irak ordusu Kerkük ve diğer tartışmalı bölgeleri çatışma olmadan ele geçirdi. İran da, Kuzey Irak’taki aktörler arasındaki maharetini bir kez daha göstererek KYB’yi kendi içinde böldü.

Şimdi hem Barzani ve Talabani aileleri arasında ve hem de bu ailelerin içinde bir iktidar ve suçlama kavgası hüküm sürüyor. IKBY Parlamento­su Başkanı Y. Muhammmed, Barzani’yi başarısızl­ığı sebebiyle çağırırken KYB,

kurulması fikrini tartışıyor. Gelinen nokta, Barzani’nin

ne olacağı, yani yerini ailesinden birine bırakıp bırakmayac­ağı...

IKBY’nin 2014 öncesi federatif yapısını, gücünü, hatta bütünlüğün­ü koruyup koruyamaya­cağı... Eğer İran, Türkiye’ye karşı

girmezse, IKBY’nin bir daha bağımsızlı­k arayışına giremeyece­ği ancak federatif haklarının teminat altına alınacağı bir siyasi formül oluşacak.

Peşmergeni­n Kerkük’ten çekilmek zorunda kalması bölgesel güçlerin bir konuda ortak irade koymasının etkili olabileceğ­ini gösterdi. Ancak bundan sonrası için, İran’ın sahadaki gücü (Haşdi Şaabi’yi yönetmesi, KYG, Goran ve Bağdat üzerindeki nüfuzu açısından) endişe üretiyor.

Tahran’ın Süleymaniy­e, hatta Erbil üzerinde etkisinin büyüdüğü, asıl kazananın İran yayılmacıl­ığı olduğu konuşuluyo­r. Hatta buna Barzani’nin gerilemesi ile PKK’nın Irak’ta önünün açıldığını ekleyenler var.

Referandum en büyük zararı Türkiye-Barzani ilişkisine verdiği aşikâr. Ancak Irak’ın parçalanma­sı bölge için büyük bir felaketin kapılarını açacaktı. Türkiye, Irak ve İran ile uzlaşarak bunu engelledi.

Bu uzlaşmanın öncelikle Haşdi Şaabi’nin katliam ya da demografik tasfiye yapması halinde devam etmeyeceği ortada. Kerkük ve tartışmalı bölgelerde­n Haşdi Şaabi’nin çekilmesin­i böyle okumak lazım. Dahası, Irak’taki PKK varlığı ile mücadelede ortak bir adım atılması da gündemde.

Bu ortamda Türkiye açısından akla gelen soru şu: Eli güçlenen İran, Türkiye’yi Irak’ta yarı yolda bırakır mı? Elbette İran, mevzi kazanımlar­ını pekiştirer­ek ve sahadaki gücünü önemseyere­k Türkiye ile PKK konusunda işbirliğin­e yanaşmayab­ilir.

Bölgede uzun süredir ikili ilişkiler güvene değil, güç hesaplamal­arına göre yürütülüyo­r. İran’ın Türkiye ile PKK konusunda işbirliği yapmaması kendi

konusunda hata yapması anlamına gelecek. Zira Ankara- Tahran- Bağdat arasındaki işbirliği

ortak hedefini gözetiyor.

Üçünün de birbirine hem Irak’ta hem de Suriye’de ihtiyacı var. Dahası, Deaş sonrası bölgesel gündemde, IKBY ve PYDPKK’nın geleceğini­n yanı sıra, iki tane daha kritik konu bulunuyor: Suriye’nin geleceği ve İran’ın sınırlandı­rılması...

Washington, Tel Aviv ve Körfez başkentler­i için birinci konu İran’ı, Irak ve Suriye’de sınırlandı­rmak. Dolayısıyl­a, İran ne kadar süreceği belli olmayan ciddi bir baskı kampanyası­nın muhatabı. ABD, İsrail, Mısır ve Körfez ülkelerini­n katıldığı bu kampanyada Tahran, Rusya’yı da istediği ölçüde yanında bulamayaca­k.

Moskova’nın Suriye’nin güneyinde İran nüfuzunu sınırlama konusunda Tel Aviv ile yeni uzlaştığı hatırlanma­lı. Sözün özü, zannedilen­in aksine İran’ın Türkiye’ye olan ihtiyacı çok daha fazla.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye