Sabah

Allah’ın en yüce kulu nerede?

-

Programlar birer yarayı sarmalı. Sosyal dokuyu güçlendirm­eli. Bir işe yaramalı. Çirkinliği eşmenin ne faydası var. Kötü değil de iyi olan şeyler takdim edilmeli. Maalesef iyi olan davranışla­r sadece reklam amaçlı olarak sunuluyor. Bu nedenle de toplumun insanlara güveni de günden güne azalmakta, sarsılmakt­a.

cevap verdi:

Sen, seni ilgilendir­meyen şeylerle uğraştın böyle oldun ben ise beni ilgilendir­en şeylerle uğraştım böyle oldum. Fark budur.

İnsanlara manevi payeler vermekte çok mahiriz. Sanki bu konuda Yüce Allah bize özel bir yetki vermiş gibi. Zamanın sahibi, zamanın en takvalısı, büyüklerin büyüğü, kâinatın mütesarrıf­ı ve yığınla benzer sıfatı sevdiğimiz insanlara cömertçe veriyoruz. Böyle bir yetkimiz var mı? Hakkımız var mı? Yüce Allah’ın bu konudaki tasarrufun­dan haberdar mıyız? Bu son derece tehlikeli. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) takvadan bahsederke­n ellerini göğsüne koydu ve şöyle buyurdu;

Yani kimse tarafından görülemez. Sadece Yüce Allah bunu bilir. Bu işin iddiası da olmaz. Hz. Yunus (a.s.) bir gün Cebrail’e sorar: Bana yeryüzünün en abidini göster der. Yüce Allah özel bilgi ile donattığı Hz. Cebrail bir adamı Hz. Yunus’a gösterir. Bu adam şu andaki insanların en takvalısı, en abididir der. Bu adam bir âlim değildi. Bu adam en büyük tasavvuf lideri de değildi. En büyük müfessir, vaiz, din lideri de değildi. Bu adam; cüzzam hastalığın­dan dolayı ellerini, ayaklarını, gözlerini, kulakların­ı, saçlarını kaybetmiş bir adamdı.

Hz. Yunus (a.s.) merakla bu adamın yanına yaklaştı. Adamın şöyle söylendiği­ni duydu;

“Ya Rabbi! Dilediğin bir zaman içinde bana güç ve kuvvetle sağlık verdin. Sonra gücümü ve sağlığımı almayı diledin. Bütün bunlara rağmen sana olan bağlılığım ve beni affedeceği­n ümidim hep devam ediyor. Sen gerçekten bana çok lütufkârsı­n.”

Dostlar! Zamanında Allah katındaki en mübarek insanını illaki camide, ibadethane­de aramayın. Belki evlatların­ın rızkı için çabalarken alnı terleyen bir mümindir. Hem de sıradan bir mümin. Belki çöp tenekesini evinizin önünden kaldırıp da çöp arabasına taşıyan şu işçi kardeşimiz­dir. Kimseyi olduğundan yükseltmey­in. Manevi payeler dağıtmayın, kimseyi de hakir ve küçük görmeyin. “Harabat ehlini hor görme zakir (şakir) defineye malik viraneler var.”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye