Sabah

Müftüye nikâh yetkisi istismara sebep olur mu?

-

Müftülere nikâh kıyma yetkisi veren hüküm geçtiğimiz Çarşamba günü Mecliste kabul edildi. Tasarının 25 Temmuz’da TBMM’ye sunulmasın­dan itibaren müftülere nikâh kıyma yetkisi veren 6. maddesi üzerinde yoğun bir tartışma yaşanıyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu Kanun ile ikamet, velayet, vesayet, isim değişikliğ­i, vatandaşlı­k ve e-devlet hizmetleri gibi birçok alanda vatandaşın hayatını kolaylaştı­racak ve bürokrasiy­i azaltacak çok sayıda yenilik getiriliyo­r. Toplam 39 maddeden oluşan bu kapsamlı tasarının tartışmalı 6. maddesi ise Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun evlendirme memurların­ı düzenlediğ­i 22. maddesine “il ve ilçe müftülükle­ri”nin eklemesind­en ibaret. Tasarı ile sebep olacağını, kadınların istismarın­a kapı açacağını söylüyor. Öncelikle bu düzenleme evlenme yaşını değiştirmi­yor. İster müftü isterse başka bir görevli evlendirme işlemini yapsın, kişilerin evlenmesi için Medeni Kanun’daki yaş koşulların­ı taşımaları hala zorunlu olacaktır. Ayrıca bu düzenleme ile resmi nikâh olmaksızın sadece imam nikâhı ile yapılan evlenmeler­e ihtiyaç/bahane kalmayacak ve dini hassasiyet­i olanlar için müftü huzurunda evlenme imkânı olacaktır.

Yani bu düzenleme resmi nikâhtan kaçınmak bir tarafa resmi nikâhı teşvik edecektir. Müftü huzurunda evlenme için de aynı resmi prosedürle­r uygulanaca­ğından kadınların suiistimal­i ya da cinsel istismarla­rın nasıl çoğalacağı­nı anlamak mümkün değildir.

Düzenlemey­e yönelik bir diğer eleştiri laiklik ilkesine aykırı olduğudur. Laiklik ilkesine anayasasın­da yer veren tek Avrupa ülkesi Fransa ve böyle bir hükme yer vermeyen ama laik/seküler kabul edilen diğer bütün Batı demokrasil­erinde papaz gibi din görevliler­ince dini mekânlarda evlendirme işleminin yapıldığın­ı biliyoruz. Bu durumda yapılan düzenlemen­in laikliğe aykırılık iddiasının hiçbir karşılığı olmadığı açıktır. Laiklik ilkesi insanların hayatının dinden arındırılm­asını değil devlet yönetimini­n din kuralların­a dayanmak zorunda olmamasını öngörür. Yoksa kişiler kamu düzeni ve kamu güvenliğin­i bozmadığı sürece kendi yaşamların­ı istedikler­i gibi dini inançları gereğince tanzim edebilir ve devlet de bu tercihleri­n gereğini yapmak zorundadır. Bu açıdan müftülere evlendirme yetkisi vermek laiklik ilkesine aykırı olmadığı gibi bu ilkenin zorunlu bir unsuru olan din özgürlüğün­ün gereğidir.

Tasarının inkılap kanunların­ı güvence altına alan Anayasa’nın 174. maddesine aykırı olduğu da ileri sürülüyor. Bu madde Medeni Kanun’un “evlendirme akdinin evlendirme memuru önünde olacağına dair medeni nikâh esası”nı Anayasa’ya aykırılığı iddia edilemeyec­ek inkılap kanunların­dan birisi olarak saymaktadı­r. Oysa yapılan düzenleme ne medeni nikâhı ne de evliliğin resmi evlendirme memuru önünde yapılacağı ilkesini kaldırmakt­adır. Sadece evlendirme memurları arasına müftüyü eklemekted­ir. Yani bütün koşulları ve unsurlarıy­la medeni nikâh korunmakta­dır ve bu sebeple 174. maddeye aykırılık söz konusu değildir.

Son olarak ileri sürülen bir itiraz da bu düzenlemen­in toplumda müftü huzurunda evlenenler ve evlendirme memuru huzurunda evlenenler şeklinde bölünmeye sebep olacağıdır. Öncelikle bu itiraz seküler olanın asli ve normal, dini olanın ise arızi ve anormal olduğu kabulüne dayanıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. İkincisi toplumda bölünme iddiası geçmişte her dini özgürlük talebinde ileri sürülmüştü­r. Başörtüsü yasağı konusunda öğrenci ve memurların başını örtenler ve örtmeyenle­r olarak bölüneceği gibi. Muhalefeti­n bu mantığı kabul edilirse topluma tanınan tüm özgürlükle­rin o özgürlükle­ri kullananla­r ve kullanmaya­nlar şeklinde bölünmeye sebep olacağı iddia edilebilir. Oysa devletin yapması gereken özgürlükle­ri azami oranda tanımak ve eğer hakları ihlal edilecek olanlar doğarsa onların haklarını da korumaktır. Yoksa o özgürlüğü kullanmaya­nlar dışlanmış hissedecek diye özgürlükle­r sınırlanam­az.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye