Sabah

Cüneyt aslında Galatasara­y’ı kurtardı. Ötesi eyyam!..

7E%ESShM

-

Galatasara­y camiası, başta yönetimi, sosyal medya azgınların­ı da arkalarına alarak Cüneyt Çakır’ı linç ettiler.. Başkan ve yardımcısı güya hakem hakkında konuşmadıl­ar ama söylemek istedikler­ini hem de canlı yayında yönetim kurulu üyesi Ural Aküzüm, hem de ne sözcüklerl­e, ne cümleler kurarak fazlası ile açıkladı..

Galatasara­y camiasına kesinlikle katılmıyor­um. Cüneyt Çakır Galatasara­y’ı katletmedi, tersine kurtardı. Hatta, bu defa Ali Sami Yen’de gelecek tarihi bir hezimetten kurtardı, belki de. söyleyeceğ­im.. Belhanda’nın kırmızısı ve Hasan Ali’nin penaltı pozisyonu.. Bu ülkenin 1 numaralı hakem yorumcusu Erman Hocamı aSpor’da dikkatle izledim. İzlemek için de, programı uzatmak için ayni özet görüntüler­i kırk defa yayınlayan, araya gereksiz sorular sokarak, konunun herkesin beklediği bu iki pozisyona gelmesini engelleyen sevgili müdürüm Serkan’a selamlar yollayarak gece yarılarına kadar sabrettim. Şimdi söylüyorum. Erman hocam “Penaltı var. Kırmızı kart yok” dedi.. Uzun uzun izah ederek.. Hem görüntüler­i tekrar tekrar göstererek, hem de ayakta canlandırm­a yaparak, dediklerin­i kanıtlama yollarını kullandı. Tüm bunları izleyerek söylüyorum, fikrimi.. altına sıkıştırıp stüdyoda dolaşmasın­a gelince..

Ekranda öyle görünüyor gerçekten. Top Hasan Ali’nin koltuk altına sıkışmış gibi.. Ama saha kenarında duran kameradan yapılan çekim, üç boyutlu olayı, iki boyutluya dönüştürür­ken, görüntüler­i üst üste bindirir. Aralarında değil milimler, on parmak mesafe olan cisimleri birbirine yapıştırır. Göz de ayni yanılgı içinde olabilir. Bu yüzden Cüneyt iyi görmek, emin olmak için çırpındı. Görünüyor zaten. Kendi emin olamayınca Tarık Ongun’a baktı. Ondan da işaret almayınca doğru kararı verdi.. “Devam!.”

Belhanda’ya gelince.. Sahadaki soyunuk seyirci olduğunu bir tek İgor’un görmediği ukala adam, Galatasara­y’ın kazanmak için sadece sakin olmasının yeteceği bir maçta, Fener’e hizmet için oyunu gerenlerin başında geliyordu. İlk yarı hem de nasıl kartlık faul yaptığını bile bile, hakemi satmak için tribün gösterisi yapınca o aptal ilk sarı kartı gördü. Sonra dikkatli olması gerekir değil mi?. Hayır.. İkinciyi görmek için elinden geleni yaptı ve sonunda başardı. Bak şimdi Erman Hocam, Kaleci önde, Belhanda arkada topa doğru koşuyorlar.. Tamam!.. Orda temas var. İkisi de düşüyor, tamam!. Temas olunca düşme doğal olur. Yani o doğal düşmeye, hakemi aldatmakta­n sarı kart verilmez.. O da tamam.. Ama eğer “Temas” futbolun içinde olan bir ikili mücadele teması ise. Faullü temas da olabilir. O da oyunun içinde. Düdük.. Faul.. Bitti. Ama kaçırdığın bir şey var Hocam.. Senin gibi bir “Büyük” hakemin kaçırmamas­ı gereken bir şey hem de..

gördüğü halde sola atıyor o adımını ve sol bacağını kaldırıp, Kameni’nin arkasına atıyor ve sağ ayağını, kalecinin önde olan bacağına takıyor..

Yani hakeme “Bak bana çelme takıyor” yutturmacı­sı yapıyor ve kendini ayağını kendi takarak yere atıyor. Bu ülkede onlarcasın­ı gördüğümüz “Penaltı alma” hareketidi­r bu.. Erman Hocam çok iyi bilir. Çoğunda da yutturulmu­ştur hakeme.. Hadi isim vermeyeyim ama Erman Hocam çok iyi bilir. Kendi ayağını önünde olana, yerde yatan kaleciye takarak penaltı almanın ustaları vardır, ülkemde..

Cüneyt, işte bu açık, net yutturma hareketini gördü ve çok haklı olarak “sarı”yı çıkardı. Aptalca ilk sarı ile birleşince bu “Tilki çelmesi(!)” de, “Kırmızı oldu, renk.

Hepsi bu!.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye