Metin Ersoy da gider mi?.
E kranın önünde dona kaldım, pazar akşam üzeri yazıyordu. Üniversite yıllarımızın Kalipso kralı, benim unutulmaz dostum, Metin Ersoy gitmişti... Yaz başında arabamla Bağdat Caddesi’nden geçerken, onu görünce durmuş, inerken “Metin” diye bağırmıştım.. Beni daha kapıda karşılarken, Kalipso dansı yaparak,
adlı kaç kuşağın ezberine geçen şarkısını söylemeye başlamıştı.. Oracıkta. O kaldırım kalabalığının içinde.. Ne bileyim son kez gördüğümü.. Ne bileyim bu defa geminin sahiden kalkmak üzere olduğunu.. Çok sevdiği caddesinde bir kafede otururken pazar günü kalp krizi geçirmiş. Saat beşte gitmiş.. Baha Boduroğlu kardeşimizden gelen nota göre, 29 Eylül’de, yani bir ay evvel verirmiş ki, eğitim masrafları çıksın.. Bir ders 3 lira, 10 ders 30 lira. 1955’te ilk kez Şan Sineması’nda filmden önce sahnede şarkı söylemiş. 1956’da askerliğini yaparken Kore Savaşı’na tercümanteğmen olarak göndermişler.. Kore’de Amerikan birliklerine şov yaparken, Amerikalılar onu Karayip müziğinin ünlü sesi Harry Belafonte’ye benzetmişler.. Kore’den dönünce yolcu servisinde işe başlamış. Ayni yerde Göksel Arsoy da varmış. Ama akılları müzik ve sinemada olduğu için kovulmuşlar. 1960’ta İlham Gencer ile tanışmış.. Onunla ve ile birlikte çalışmaya başlamış.. Harry Belafonte’nin şarkılarını nerdeyse aynen söyleyince
O gün, bugün Kalipso Kralıydı, Sevgili Dostum.
Başın sağ olsun, Sevgili Emir.. Babanın yolunda devam et. O adı unutturma..
Bu arada bir zamansız ölüm daha.. Sevgili Dostum, canım ağabeyim Beyti Bey’in (Onun soyadı gibidir Bey.. Güler’i ben bile yıllar sonra öğrendim) Sevgili oğlu İlanı gördüm.. Artık Florya gidiş gelişleri oto yollarda bile saatler aldığından eskisi kadar sık görüşemez olmuştuk. Beni o hep gülen yüzüyle karşılardı Cüneyt.. Nasıl sıcak, nasıl candan dosttu, babası gibi.. Tüm Güler ailesine, ama en başta dostum, ağabeyim, canım