Siz olsaydınız istifa eder miydiniz?
Akdeniz kıyısında mistik bir ülke Lübnan. Orta Doğu’da ortalık karıştırılmadan önce zenginliğin, refahın, eğlencenin, kültürün sembollerinden bir memleket.
Ancak bölgenin dizayn edilmesi projesi hayata geçince o da fazlasıyla nasibini alıyor kaostan...
Kısa sürede de Baader Meinhof’undan tutun da PKK’ya kadar ne kadar terör grubu varsa hepsinin gözdesi haline geliyor.
Mesela, eskiden şaraplarıyla, 90’larda ise PKK kamplarıyla ünlenen Bekaa Vadisi burada... Evet, her “mazlum millete” tanıdık gelen bir hikaye. İşte son dönemlerde bir takım reformlarla çıkış arayan bu hikayedeki halk yine ağır krizin eşiğinde. Babası Refik Hariri’yi 2005’te bombalı bir suikasta kurban veren, ülkenin Başbakanı Saad Hariri dün istifa etti. Hariri gerekçe olarak şunları söyledi: “Şehit Refik Hariri’nin öldürülmesinden öncekine benzer bir iklimde yaşıyoruz. Hayatımı hedef alacak
Peki, bir başbakanı koltuğunu bırakacak kadar korkutan tehdidin kaynağı ne?
Sorunun cevabı, Hariri’nin Lübnan’ın iç işlerine müdahale eden İran ve “diğerlerine” karşı birkaç gün önceki açıklamada:
ve onurunun ihlal edilmesini reddeden bağımsız bir Arap devletidir.” Evet, kalan +ariri sorunlarını doğru analiz ediyor etmesine...
Ama istifasıyla da “bu iş çözülemez” demiş oluyor...
mini yapıyor...
Daha da önemlisi, geri kalmışlığa, teröre, fakirliğe mahkûm edilmiş halkının içindeki son umut ateşinin üstüne de su döküyor.
“Adam can derdine düşmüş, ailesini düşünüyor, kolay mı diyorsunuz” muhtemelen.
Haklısınız Hariri de
Hiç de kolay değil.
Zaten muhtemelen bu yüzden siz de benim gibi siyasete girmiyorsunuz, liderliğe soyunmuyorsunuz.
Kaldı ki bizler gibi “korkmayıp” deneyenlerin içinde de çok az çıkıyor başaranı...
27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ABD’nin üniformalı işbirlikçilerine ya da sokaktaki hangi liderimiz üniformasız ajanlarına direnebildi ki" İşte bu yüzden; CIA destekli faşist darbeci Pinochet’e Başkanlık Sarayı’nda ölümüne direnen
Pentagon’un darbelerini püskürte püskürte büyüyen
E muhtırayı yırtıp istifa etmeyen, 17-25 Aralık’ta korkup geri adım atmayan, 15 Temmuz’da bulunduğu yerde sığınağa girmek yerine halkıyla direnmek için İstanbul’a gelen
Zira direnmek, halkın verdiği emaneti yere düşürmemek kesinlikle
Dünyanın her yerinde, tarihte ve gelecekte...