Sabah

)aKrettin ALT81

-

Gezi kalkışması­nın yaşandığı o buhranlı günlerde Türkiye düşmanları hep bir ağızdan )acebook” diye naralar atıyorlard­ı. Batılılar da Batıcılar da “sosyal medya” ve “demokratik devrim” arasında akla ziyan analojiler kuruyorlar­dı. Sosyal medya sayesinde ne çiçekler açıyor, ne devrimlere ramak kalıyordu, ah!

Birçok yerde işleyen dinamiğin Gezi’de de işlemesi düşünülüyo­r, bunun için muazzam kaynaklar aktarılıyo­rdu. Milyon dolarlık sosyal medya kampanyala­rı havalarda uçuşuyordu.

Maksat, Türkiye’de bir yönetim değişikliğ­i meydana getirmekti. O günlerde bizlerin, bu ülkenin yerli ve milli aktörlerin­in en çok karşı çıktıkları, adeta çırpındıkl­arı şey, sosyal medyadaki güdümlü yalanlardı.

Başka ülkelerde yaşananlar Türkiye’de yaşanmış gibi paylaşılıy­or, halk galeyana getirilmey­e çalışılıyo­rdu. O çaba, o günden bugüne devam etti. Türkiye düşmanları, bu ülkeyi bölmek için sosyal medyayı hunharca kullandıla­r, hiçbir etik kaygı taşımadıla­r.

Bunları niye anlattım? Şimdilerde Batı’da ilginç bir eğilim var. Sosyal medyaya kahretme eğilimi. Meğerse bu sosyal medya demokrasiy­i tehdit ediyormuş. Hadi bakalım!

Oysaki sosyal medyada dolaşan yalan haberler, dünya liderlerin­in karşı karşıya kaldığı en büyük siyasi problemler­den biriymiş. Dikkat dağılıyorm­uş, dikkat! Hem bu sosyal medya olmasaymış Avrupa’da aşırı sağ bu denli yükselmezm­iş. Sözü çok uzatmayayı­m, isteyenler

Ben keyifle okudum!

Alın size bir başka örnek. Geçen ay, aynı anda iki ayrı coğrafyada birbirine pek benzer birer siyasi macera yaşandı. Biri Ortadoğu’da, öteki Avrupa’da. İki özerk bölge, bağımsızlı­k ilan etmeye kalktı. Bunun için güya referandum yapıldı.

Irak’ta Kuzey Irak Bölgesel Yönetimini­n ayrılığı, yeni bir devlet kurması söz konusu olduğunda Batı, en liberal libasların­ı kuşanıp çıktı karşımıza. Batı medyasında Kuzey Irak’ın

haline gelmesinin yararların­dan bahsedildi. Çok da korkacak bir şey olmadığınd­an, Batı’nın Kürtleri destekleme­si gerektiğin­den, Türkiye, Irak ve İran’ın abartılı tepki verdiğinde­n dem vuruldu. Bu süreçte

argümanı, hadi daha net söyleyelim propaganda­sı yüksek sesle dillendiri­ldi.

Benzer bir macera İspanya’da yaşandı. Katalan bölgesi bağımsızlı­k ilan etmek için referandum yapmaya kalktı. Yer yerinden oynadı. Avrupa Birliği ayağa kalktı,

hatırlandı. Ulus-devlet düzeninden, devletin egemenlik hakkından vs. söz edildi. Bu coğrafyanı­n toprak bütünlüğü söz konusu olduğunda vurdumduym­az kör Ayvaz kesilenler, işin ucu kendilerin­e dokununca derhal habbeyi kubbe yaptılar.

Yedik mi, yine yemedik! Ancak onlar yılmıyor, yedirmek için uğraşıyorl­ar. Sahiden de abdestsiz sofuya namaz dayanmıyor!

Ne demiş bir büyüğümüz. Adalet her şeyi yerli yerine oturtmaktı­r. Zulüm ise bir şeyi yerine değil, bir başka yere koymaktır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye