ÜLKEYİ 1 DOLARA SATAN ŞEREFSİZLERİN EMİR ALDIĞI YERLERE BOYUN EĞMEYİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tüm ikazlara rağmen terör örgütünün yanında yer alan, bunun bedelini ödemeyi göze alıyor demektir. Biz bu ülkeyi bir dolara satan, çukur eylemleriyle bölmeye çalışan şerefsizlerin emir aldığı yerlere boyun eğmedik, eğmeyeceğiz
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: O gece (15 Temmuz) sevincinden çığlık çığlığa birbirini arayanları biz biliyoruz. Bunları şimdilik TV’lerde, şurada burada paylaşmıyoruz. Ama uluslararası toplantılarda birileriyle özel paylaşıyoruz. GAZİSİNE saldıran şehir magandalarının bu ülkede nasıl barınabildiğini çok iyi sorgulamalıyız. GAZİLİĞİN, şehitliğin ne demek olduğunu ana sınıfı çağından başlayarak çocuklarımıza öğretmeliyiz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 41. Muhtarlar Toplantısı’nda Ardahan, Bayburt, Bolu, Bursa, Erzurum, Gaziantep, Kayseri, Niğde, Osmaniye, Sinop, Şırnak, Trabzon, Uşak, Van, Yozgat, Zonguldak’tan gelen muhtarları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırladı. Konuşmasına “41 kere maşallah” diye başlayan Erdoğan, özetle şöyle dedi:
AMERİKA’YA SIĞINDI: Feto denilen alçağın arkasından giden kulları neredeler? Bir kısmı cezaevinde, bir kısmı yurt dışına kaçtı. Ama Pensilvanya’daki oradan ayrılamıyor. 1999’dan beri kendisine ayrılmış olan 400 dönümlük arazide adeta köleleriyle beraber yaşıyor. Nereye kadar yaşayacaksın? Er veya geç hak yerini bulacak. Çünkü çok mazlumun ahını aldın. Seninle beraber bu zulme ortak olanlar da bunun hesabını verecek. PKK’lıyı nasıl inine kadar sürüyorsak izini, bunların da izini inine kadar sürmeye devam edeceğiz.
ŞAHSİ HESAPLAŞMA DEĞİL: Her fırsatta örgütün karanlık ve kalleş yüzünü anlattım. Devlet içinde yuvalanan paralel bir çete olduklarını dile getirdim. Bu örgüte sempati besleyen, yapılarında yer alan, destek veren herkesi derhal ilişiklerini kesmeleri yönünde açıkça ikaz ettik. Hem insani hem ahlaki görevimizi yerine getirmiştik. Bu çağrımıza uyarak örgütle irtibat ve iltisakını kesenler bugün hayatlarını sıkıntısız sürdürüyorlar. Ancak ikazımıza ve yaşanan onca hadiseye rağmen FETÖ ihanet çetesiyle birlikte hareket edenler elbette bunun hesabını vermek durumunda. Bazıları ısrarla bu meseleyi bizim şahsi hesaplaşmamız gibi gösteriyor. SEVİNÇ ÇIĞLIKLARI: Peki soruyorum şayet 15 Temmuz başarılı olsaydı ve Türkiye FETÖ’nün eline geçseydi halimiz nice olurdu? Çanakkale’de, Sevr’de, Kurtuluş Savaşı’nda başaramadıklarını 15 Temmuz’da başarmış olmayacaklar mıydı? O gece sevincinden çığlık çığlığa birbirlerini arayanları biz biliyoruz. Ama bunları şimdilik televizyonlarda, şurada, burada paylaşmıyoruz. Ama uluslararası toplantılarda birileriyle özel paylaşıyoruz. Kimse kimseyi aldatmasın. Türkiye’de de bundan sonra çeşitli ülkelerin bazı insanlarının burada rahatlıkla cirit atmalarına biz de fırsat vermeyeceğiz. Ne gerekiyorsa onu da yapacağız. BOYUN EĞMEDİK: Gerçekler bu kadar açıkça ortadayken biz nasıl ülkemizin ve milletimizin bekasını tehdit eden böyle bir saldırı karşısında sessiz kalabilirdik ki? Hiç kimse kusura bakmasın tüm ikazlara rağmen ısrarla bir terör örgütünün yanında yer alan, örgüte destek veren bunun bedelini ödemeyi göze alıyor demektir. Aynı durum PKK, DHKP-C, DEAŞ için, diğer terör örgütleri için de geçerli. Biz bu ülkeyi, bu milleti bir dolara satan, çukur eylemleriyle bölmeye çalışan şerefsizlerin emir aldıkları yerlere boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.
AFFETMEYECEĞİZ: Çünkü biz İstiklal Marşımızı sadece bir şiir olarak görmüyoruz. Her kelimesini, her satırını kanımız pahasına uymamız gereken bir emir telakki ediyoruz. Yurdumuza alçakları uğratmadık, uğratmayacağız. Bu alçakların yanında yer alanları da affetmedik, affetmeyeceğiz. FETÖ’sü ile, PKK’sıyla, diğer terör örgütleriyle bu ülkenin, bu milletin geleceğine göz diken hiç kimseye acıyamayız. Aksi takdirde kendimiz acınacak duruma düşeriz. Biliyoruz ki o şehadet makamında olanlar bizi affetmez. Özgürlüğünü kaybedip de izzetini, onurunu, haysiyetini muhafaza etmiş hangi millet var? Hiç kimse Türk milletini böyle bir duruma Allah’ın izniyle düşüremeyecek. Bizim milletimize sözümüz var. Gerekirse baş vereceğiz, ama asla baş eğmeyeceğiz. Bu da böyle bilinmeli.