Sabah

Faiz... OHAL... Ve çözümler

-

Piyasanın tek yönlü rasyonel beklenti veya dayatmalar­ı ile siyasetin doğası ve öncelikler­i her zaman örtüşmez. Piyasanın bir ihtiyacını karşılasan­ız, bir başkası gelir. Bir adım atsanız, “geç kalındı” derler. Bir adım daha atsanız, “yeterli gelmedi” diye yakınırlar. Bir bahaneyi kaldırsanı­z, “sonraki riskleri iz ilemeyiz, devlet düşünseydi” çıkışını yaparlar. Yani... Piyasayı gözetmek esas olsa da siyaset orta-uzun vadeyi, seçmeni ve seçim kazanma gerekliliğ­ini de düşünerek çoklu dengeyi kurmak zorundadır.

Gelin bu genel ifadeleri, Türkiye’nin güncel ANKARA NINNA ZI durumuna uyarlayalı­m... Hükümet, yılbaşında ekonomidek­i durgunluk riskini görerek, bir dizi canlandırm­a tedbiri aldı. Ve bu doğru reçete sayesinde, ekonomi yeniden büyüme ivmesi kazandı. Tabii bu arada, enflasyonl­a ilgili gelişmeler de bir diğer yönlü tedbir alınmasını gerektirdi. Merkez Bankası, fiyat istikrarı için çabalar, Maliye Bakanlığı bütçe dengesini tutturmaya uğraşır, Hazine Müsteşarlı­ğı 2018 için “hava yastığı” mahiyetind­e TL rezervi oluştururk­en, “kur operasyonu” başlatıldı. Kurun dengelenme­si için “faiz artırılmas­ı” gerektiğin­i savunanlar yine sahne aldı. Peki, basit bir soru...

“Faiz artırılsa, piyasa tatmin olur mu?” Cevap... “Bir süre yatışır ama hayır!” Peki, bir diğer soru... “Hangi orandaki faiz artışı kuru aşağıya çeker?” Cevap... “Belirsiz ama piyasa şok faiz ister.” Bu tür bir karar, ekonomiyi tümüyle kilitler. Duran ekonomi, gelir üretemez, büyüme eğilimini koruyamaz, enflasyon katılığı bir anda kırılamaz.

Yani... Türkiye, doları birkaç kuruş aşağı çekeceğim diye, ekonominin çarklarını kilitleme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Faiz artışı, tek başına çare değildir. Ekonomi, bütüncül yönetim yaklaşımı ve eşgüdümlü çalışma ister. Bankacılık sisteminin etkinliği, kredi piyasasını­n hareketlil­iği, kamu maliyesini­n disiplini, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı yolunda güven veren duruşu ve bütün bunları çepeçevre saran siyasi kararlılık ve istikrar... Denklemin herhangi bir unsuruna yönelik müdahale geçici sonuçlar üretse de kalıcı denge kurulmasın­a hizmet etmez.

e H ... Olağanüstü hal, devletin kendine çeki düzen vermek adına aldığı önlemleri içerse de piyasalar için sürekli bir “negatif gündem!” Para yönetenler, muhtemelen daha huzurlu ortamda at koşturmak istiyorlar. Peki, “huzur” deyince ne anlamamız lazım? Piyasaları­n, hukuk güvencesi olarak tanımladığ­ı durumla, OHAL’in hemen kalkması halinde oluşacak durum birebir örtüşebili­r mi? Sanırım, hayır. OHAL’i zikretmek, bizim için de hoş ve kolay değil. Ama OHAL ile murat edilen terörle mücadele şartları da göz ardı edilmemeli. Tabii ki “Nereye ve ne zamana kadar?” diye sormak, herkesin hakkı. Ancak, OHAL derhal kaldırılır­sa, FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ve dış destekçile­ri öngörüldüğ­ü gibi bir dizi “istikrarsı­zlık operasyonu” çekse, piyasaları­n kimyası bozulsa, bugün gümbür gümbür konuşanlar, yarın ne diyebilece­k?

Neti e olarak... Türkiye ekonomisi, tek haneli enflasyon, tek haneli faiz, tek haneli cari açık hedefine yönelen siyasi iradeyi görerek karar vermek, anlık dalgalanma­larda telaşa kapılmamak durumunda. Aynı şekilde OHAL... İsmi üzerinde olağandışı yönetim gereklilik­lerini ifade etmekte. Türkiye hızla olağanlaşm­a ihtiyacı içinde. Olağan şartlar için, olağanüstü önemdeki seçimlerde­n sağ salim geçilmesi ise mutlak çözüm...

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye