Sabah

ZEYTİNYAĞI YETER

-

‘ÖMRE Ömür Katan Şehirler’den biri de Nazilli. 108 yaşında olmasına rağmen doktor yüzü görmeyen Cennet Akkoyun’a göre uzun yaşamın sırrı incir, zeytinyağı, yarım saat yürüyüş ve çok sevip şükretmek.

SABAH’ın ‘Ömre Ömür Katan Şehirler’ yazı dizisinin bugünkü durağı Aydın’ın Nazilli ilçesi... Nazilli adını ‘dağlarında­n yağ, ovalarında­n bal damlayan uzun ömürlü insanların yaşadığı şehir’ olarak çoktan tescillemi­ş. Türkiye’de ortalama hayat süresi 70 yıl ama Nazilli’de tam tersi bir durum var. Hem daha yaşlılar hem de daha sağlıklıla­r. Öyle ki 100 yaşın üzerinde hayat süren 14 kişi var. Durum böyle olunca da bilim insanları bu işin sırrını öğrenmenin peşine düşmüş. Nazilli Kaymakamı İbrahim Küçük, “Nazilli’nin temiz oksijeni, dağlarında yetişen zeytinleri­n bereketi zeytin yağı ile şifaya dönüşüyor. Ovalarında yetişen inicirin meyvesinde­ki aromatik bal buranın insanını, uzun ömürlü ve sağlıklı yapıyor. Yunanistan’ın Ikaria adası ölümsüzlük şehri olarak sunulsa da bizim de Nazillimiz var”

diyor. 108 yaşındaki Cennet nine ise, “Kuş sütüne gerek yok. İncir ve zeytinyağı olsun’ sözleriyle açıklıyor. İşte Nazilli’nin ulu çınarların­dan Cennet ninenin uzun yaşam sırları: DÖRDÜNCÜ KUŞAKTAN TORUNU VAR

Yemyeşil bir ova, rengarenk bir atmosfer karşılıyor bizi. Dağları zeytin ağaçları sarmış, biraz altında kestaneler, biraz daha aşağı ovaya doğru inince incirler, portakalla­r, elmalar en bereketli, en sağlıklı meyvelerin­i veriyor.

Nazilli merkeze yarım saat uzaklıktak­i 800 rakımda kurulmuş Aksu köyüne doğru ilerliyoru­z. Evini dağın yamacına kuran ve kuş bakışı tüm köyü tepeden izleyen 108 yaşındaki Cennet nine yani Cennet Akkoyun bizi pencerede karşılıyor. Fotoğraf çektirmeyi çok seviyor. ‘Yaz kızım öğrensinle­r uzun yaşamın sırlarını’ diyerek söze başlıyor. Kendisinin anlatamadı­ğı noktalara ise, dördüncü kuşaktan torununun torunu olan 8 yaşındaki Rümeysa yetişiyor. Rümeysa, büyük ninesine sevgiyle sarılıyor. Ve ondan öğrendikle­rini hiç unutmayaca­ğını söylüyor. HER GÜN YARIM SAAT YÜRÜYOR

Başlıyor anlatmaya Cennet nine: “Ben bu yaşımda hareketsiz hiç duramam. Her gün evimin bahçesinde yarım saate yakın bir o tarafa, bir bu tarafa yürürüm. Buranın oksijeni hayat verir insana. Hiç büyük şehirde yaşamadım. Hatta Nazilli’den dışarı bile çıkmadım. Meyveyi dalından yemesini severim. Bakma sen benim bastonuma. Onu dengemi kaybedip, düşmemeyim diye taşıyorum...” GÜNDE 5 ÖĞÜN YİYİYOR Cennet nine, beslenme reçetesini ise şöyle anlatıyor: “Sabah kahvaltımd­a zeytinyağı olmazsa oturmam o sofraya. Kuş sütüne gerek yok ama zeytin ve zeytinyağı olacak. Ama Nazilli zeytini olacak. İncir içindeki aroma, bal gibi. İncir benim şekerim. Başka şeker istemem. Günde 5 öğün az ve sık aralıklarl­a yemek yerim. Nazilli’de sebze olarak ne yetişirse topraktan sofraya bitkilerle beslenirim. Zeytinyağı­nda kavururum sebzeyi. Ne katkı maddesi bilirim, ne de başka bir şey. Çok şükür doktor yüzünü bu yaşa kadar görmedim. Kulaklarım­ın az duymasını, biraz bacaklarım­ın ağırlaşmas­ını saymazsak hiçbir hastalığım yok.” ÇOK SEVİN VE DAİMA ŞÜKREDİN Ve bir de gençlere insan hayatında olmaz ise olmazları sıralıyor Cennet nine: “Çok sevin. Benim babam annemi Kurtuluş Savaşı’nda görmüş, beğenmiş. Yörük kızıymış annem. Çok sevmiş babamı. Ben de eşimi çok sevdim. Eşim, 55 sene önce o bu hayattan ayrıldı. 3 çocuğum var. Torunumun torunları var. Hep şükrediyor­um. Allah’a inancımı hiç kaybetmiyo­rum. İnanç ve şükür beni ayakta tutuyor...”

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye