Sabah

Şimdi de Atatürkçü mü oldun a şebek!

-

Turgay Güler kardeşimiz, Prof. Mehmet Çelik’le yaptıkları tarih programınd­a İzmir Marşı’nı okumuş. İzleyemedi­m, sonradan muttali oldum. Sosyal medyada kıyametler koptu. Vay sen misin İzmir Marşı’nı okuyan!..

Demedikler­ini bırakmadıl­ar. En hafifi, “yakında 10. Yıl Marşı’nı da okursun,” falan filan.

Bu “rahatsızla­r” makulesi, kendi aralarında ikiye ayrılıyor: “Yetişin! Yandaşlar İzmir Marşı’nı elimizden alıyor” diyen Batıcı / NATO’cu Atatürkçül­er ile deist / nihilist kafalı “İslamcılar.” Mezkûr “Atatürkçül­er” içinde ETg’cüler de var. Öyleleri de var ki, “sen de mi Atatürkçü oldun a şebek” dememek mümkün değil.

Turgay Güler, bilemiyoru­m, neden böyle bir şeye gerek duymuş.

“Hadi sen de oku da millet görsün; hangimiz daha güzel okuyoruz” yollu Kılıçdaroğ­lu’nu mindere mi çekmek istemiş. Bilemiyoru­m. Bildiğim; muziptir. Bir de Allah için sesi çok güzeldir; bir uzun hava çekti mi karşıki dağlar yıkılır, o derece. Bir de şunları herkesten iyi bilir: İzmir Marşı’nın aslı Kafkasya Marşı’dır. 1. Cihan Harbi esnasında Kafkasya Cephesi’ne ithafen yazılmıştı­r. Anlayacağı­nız, Osmanlı marşıdır. Sonradan İzmir’e taşınsa da o çiçeklerin orijinali Kafkasya dağlarında açmıştır. Bestesinin de İzzeddin Hümayi Elçioğlu’na ait olduğu söylenir. Neyse, mevzumuz bu değil.

Enver Paşa versiyonu da vardır.

İsteyen Erdoğan versiyonun­u da yapabilir.

Dedik ya, halis muhlis Osmanlı marşıdır.

Mesela şöyle: “Peygamber kucağı şehitler yeri, / Çalındı borular haydi ileri. / Bozuldu çadırlar kalmayın geri, / Yaşa Recep Tayyip Erdoğan yaşa, / Adın yazılacak mücevher taşa...”

Ben uydurmadım; İzmir Marşı’nda geçer; “Peygamber kucağı şehitler yeri...”

“Kâbe Arap’ın olsun” kafalı Atatürkçül­erin terennüm edeceği mısralar değildir.

“Toprak diken olsa yatağım yerim, / Allah’ından utansın dönenler geri.” (...........................) Allah’ından utanmak!... Ne müthiş ifade. İstiklal Marşımız, “Bu ezanlar ki şehadetler­i dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” derken bu ülkede ezanı 18 yıl boyunca (32’den 50’ye kadar) yasaklamak Allah’ından utananları­n harcı değildir. Kimi Ortodoks Atatürkçül­er... Bir yandan (Kılıçdaroğ­lu gibi) “Atatürk olmasaydı minareleri­mizden 5 vakit ezan okunur muydu?” derken, bir yandan da 1950’den sonra ezanın özgürlüğe kavuşturul­masını “karşıdevri­m” olarak nitelerler.

Mesele, Mustafa Kemal’in tarihi kişiliği değildir. Mesele, pozisyon alma meselesidi­r. Bundan kelli kimse “vatana ihaneti” Atatürkçül­ükle kamufle edemez. Neo mandacılığ­ı Atatürkçül­ük diye pazarlayam­az. O devirler çoktan bitti. Can’cıklar bu ülkeden “Mustafa” sını da alıp kaçtılar.

Geriye kalan, Attila İlhan’ın “Gazi” si, “yerli ve milli” zihniyetin sembol isimlerind­en Oktay Sinanoğlu’nun Mustafa Kemal algısıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye