CHP’nin Atatürk öfkesi dinmek bilmiyor
CHP’nin travması bir türlü bitmek tükenmek bilmiyor. Travma onun ama çilesi bütün memleketin. Çek çek bitmiyor! Cum urbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım konuşması CHP’nin derdini kederini artırdı. Cumhurbaşkanı o gün “milletin gönlündeki Atatürk” e vurgu yaptı, onun Türkiye’ye yaptığı kurucu katkıdan bahsetti. Erdoğan aynı zamanda CHP’nin elinde dogmatik bir ideoloji haline dönen Atatürkçülüğü de eleştirdi. Atatürk’ü “CHP’nin tekelinden kurtarmak” tan söz etti.
CHP’liler önce “Atatürk’ün kıymetini anladınız, doğru yola geldiniz” söylemiydi. Bir başka deyişle CHP, Erdoğan karşıtlığı siyasetini laiklik vurgusu üzerinden yürütmek istiyordu. Laik-dindar dikotomisi CHP için yarayışlı bir malzeme olarak kurgulanmıştı.
Erdoğan ne yaptı peki? Kendi doğal siyasi güzergâhı içinde, yine doğal bir hamleyle bu ötekileştirici, bu negatif siyasetin zeminini ortadan kaldırdı. CHP bu söylemi bundan 10 yıl önce kullanmıştı. Cumhuriyet mitingleri dönemindeki CHP’yi hatırlayın. Kemal Kılıçdaroğlu partisinin başına geçtiğinde bu söylemi yavaş yavaş terk etti. Zira FETÖ Kılıçdaroğlu’na bu yönde bir telkinde bulunmuştu. O günle bugün arasında önemli bir fark var. Cumhuriyet mitingleri döneminde CHP irtica söylemini içeriye yönelik olarak kullandı. CHP’nin 2019’a giderkenki planı, bu söylemi sadece içeriye dönük olarak değil, dışarıya, Batı dünyasına yönelik olarak da kullanmaktı. Amaç, Erdoğan düşmanlığının önemli bir unsuru haline getirilmeye çalışılan İslamcılık yaftasına içeriden malzeme sunmaktı. Böylelikle küresel alanda, Batı dünyasında yükselen İslam karşıtı havadan istifade edip kendisine bir destek sağlayacağını düşündü. Olmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan altlarındaki halıyı bir kez daha çekti. Bu öfke, bu telaş bu yüzden. Bir yandan “dinci bir diktatör” öte yanda “seküler bir demokrat!” Acı ama gerçek. Kurgu buydu. Kurgu bozuldu. Bir başka kökü dışarıda proje daha iflas etti. Alın size ana muhalefet partisinin ne kadar gayrı milli olduğunu gözler önüne seren somut bir örnek daha.
Siyaset normalleştikçe, tarihle ilişkimiz de normalleşiyor. Tarihi figürleri kavga etmek için, toplumda ayrıştırma meydana getirmek için değil, birleştirici bir öğe olarak hatırlamaya başlıyoruz. Ezcümle kimsenin endişe etmesine lüzum yok... Bunlar iyi, normal gelişmeler...