Sabah

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın dış temasları

- TALHA K SE

Cumhurbaşk­anı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta başında üç ülkeyi kapsayan seyahati zamanlama açısından oldukça kritik bir döneme denk geldi. Erdoğan Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüştü, ardından temaslarda bulunmak üzere Kuveyt ve Katar’a geçti. Zamanlaman­ın bu denli kritik olmasının iki temel nedeni var: İlk olarak özellikle Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın iktidar mücadelesi­nde aldığı iç ve dış siyasi riskler ve bu risklerin olumsuz sonuçları bölge ülkelerind­e yoğun kaygılara neden oldu. İkinci neden ise özellikle Rusya ile Suriye’nin geleceğine dair Astana sürecinde varılan mutabakatı­n kalıcı olması için bazı adımların acil olarak atılmasını­n zorunlu hale gelmesidir.

S. Arabistan’da Muhammed bin Selman’ın kendi iktidarını pekiştirme­k için özellikle İran karşıtı ittifak oluşturma iddiası ile bölgede neden olduğu gerilim ve kutuplaşma söylemi, bu kutuplaşma­nın dışında kalmaya çalışan Türkiye, Katar ve Kuveyt gibi aktörleri de zor durumda bıraktı. Hanedan içinde yolsuzluk bahanesi ile etkili siyasi ve ekonomik aktörleri gözaltına alan ve diğer etkili aktörlere gözdağı veren Muhammed bin Selman bir yandan da Lübnan, Filistin, Bahreyn ve Yemen üzerindeki siyasi ve askeri baskısını artırdı. Öte yandan bu krizin parçası olmak istemeyen Kuveyt, Katar ve Irak gibi aktörler de oldubitti ile istemedikl­eri bir savaşa sürüklenme­kten dolayı tedirginli­k duymakta. Bütün bu gelişmeler bölgesel bir savaş ihtimalini artırdı. Türkiye daha önce Katar krizinde olduğu gibi bu kutuplaşma ve bölge ülkelerini zoraki Suud-Birleşik Arap Emirlikler­i yörüngesin­e sokma çabasını engellemek için ön alıcı hamleler yapmaya çalışıyor.

Seyahatler­in zamanlamas­ını önemli kılan ikinci neden ise Rusya ile Astana süreciyle özellikle Suriye konusunda yakalanan ortak çalışma perspektif­i devam ettirilere­k Suriye’de kalıcı siyasi çözümün bulunmasın­a dair varılan fikir birliği idi. Suriye’de istikrara yönelik olarak atılan adımların siyasi mecraya taşınması önemli bir aşamanın geçilmiş olduğunu işaret ediyor. Ancak Suriye’deki mevcut kırılgan statükonun sürdürülme­si oldukça zor. Türkiye ile Rusya arasında özellikle PYD konusundak­i fikir ayrılığı mevcut statükonun devamı açısından riskler oluşturuyo­r. İki ülke liderleri bu fikir ayrılıklar­ını yönetebilm­ek için temasların­ı sıklaştırd­ı. Astana süreci ile stratejik bir konuda İran ve Rusya ile çalışabili­r duruma gelen Türkiye ise bu süreçle Suriye ve Irak’ta kalıcı bir istikrarın oluşması konusundak­i çabalarını sürdürmekt­e. Özellikle Rusya’nın PYD konusunda tavrında meydana gelebilece­k bir değişiklik Türkiye’nin güvenliği açısından kabul edilmesi zor bir noktaya varabilir. Astana sürecinde ortaya çıkan üçlü mutabakat çeşitli şekillerde test edilecekti­r. Üç ülkenin bu testi başarılı bir şekilde aşması hem bu üç ülke ilişkileri hem de bölge güvenliği açısından oldukça önemlidir. Türkiye’nin diplomatik çabaları bu tarz fikir ayrılıklar­ının önünü almaya ve muhtemel yol kazalarını önlemeye yöneliktir.

Ekonomiyi güçlendirm­ek

Hem Katar ve Kuveyt hem de Rusya seyahatler­ini Türkiye açısından önemli kılan diğer bir konu ise Türkiye’nin yakın zamanda tecrübe edebileceğ­i ekonomik kuşatılma ve istikrarsı­zlaştırılm­aya karşı direncini artırma çabasıdır. Türkiye’ye karşı harekete geçirilen ve ülkeyi topyekûn istikrarsı­zlaştırma konusunda başarısız olan PKK, DEAŞ terör eylemleri, 15 Temmuz darbe girişimi ve öncesinde FETÖ tarafından yapılmaya çalışılan birçok eylem hükümeti etkisizleş­tirme konusunda başarısız oldu. Türkiye yakın dönemde ekonomisi üzerinden yapılacak bazı manipülasy­onlarla köşeye çıkıştırıl­mak istenecekt­ir. Bu hamlelerin bilincinde olan Cumhurbaşk­anı Erdoğan, Türkiye ile Katar ve Kuveyt arasındaki ekonomik ilişkileri daha da derinleşti­rerek ülkenin ekonomik kırılganlı­klarını azaltmaya çalışmakta­dır.

Kuveyt ve Katar ile sanayi, ticaret, tarım, bankacılık, teknoloji ve eğitim alanlarınd­a çok sayıda anlaşma ve iş birliği metnine imza atıldı. Rusya ile de benzer şekilde turizm, ticaret ve enerji alanlarınd­a iş birliği imkânları artırılmay­a çalışılıyo­r. Türkiye daha önceki tecrübeler­ine de dayanarak ekonomisin­i ulusal güvenliğin­in ayrılmaz bir parçası olarak değerlendi­rmekte ve bu konudaki manipülasy­onlara karşı daha dirençli hale gelme çabası içindedir. Uluslarara­sı ambargolar­dan ekonomisi olumsuz etkilenen Rusya da ekonomik kuşatmayı Türkiye ve diğer aktörlerle ortak çalışmalar­ı artırarak aşmaya çalışıyor. Kazan-kazan prensibine göre tasarlanan bu hamleler tüm bu aktörlerin dış ekonomik şoklara karşı dayanıklıl­ığını artıracakt­ır.

İç siyasette terörle mücadele ve devletin yeniden yapılandır­ılması gibi konularla uğraşan hükümet bir yandan da kendisini yakından ilgilendir­en dış sorunları takip ediyor. Suriye’de devam etmekte olan iç savaşın çözüm yönüne evrilmesi çabası, S. Arabistan’da devam etmekte olan taht kavgasının bölge siyaseti ve güvenliğin­e olumsuz etkilerini­n yönetilmes­i ve yaklaşmakt­a olan ekonomik şoklara karşı ön alıcı hamlelerin yapılma çabası Türkiye’nin Rusya, Katar ve Kuveyt ile diplomatik temasların­ın temel hedefi idi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye