Haber bekletmenin sakıncaları
1
7 Kasım 2017 tarihli Sabah gazetesinin arka sayfasında Erhan Öztürk imzalı çok güzel bir haber vardı.
Alışıldık gündemin dışında, hayata farklı pencereden bakan, özgün bir haber. Sosyal medyada da çok alaka gördü, paylaşıldı.
Başlığı: Kadife’den Haber Var.
Mardin’de bacakları kırık olarak bulunup tedavi için İstanbul’a getirilen Kadife ve İnci adlı iki eşeğin hikâyesi...
İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde tedavi edilmişler. Kadife’nin ayağına protez takılmış. Hatta ameliyat hazırlıkları yapılırken dört aylık hamile olduğu ortaya çıkmış. Bu durum ayrı bir sevince yol açmış.
Buraya kadar her şey çok güzel... Fakat haberin yayımlandığı gün gelen bir bilgi olayın farklı bir boyutunu ortaya koyuyor.
Kadife kurtarılamamış ve bir gün önce hayata gözlerini yummuş. Yani, haber yayımlandığında çoktan aramızdan ayrılmış.
Gazete idarecilerinin ‘haber tutmak’ gibi kötü bir alışkanlığı vardır. ‘Bugün sayfalar dolu, bu haberi yarın ya da öbür gün yayımlayalım’ derken günler geçer.
Ve haber güncelliğini kaybeder.
İnceleyince gördüm ki muhabirimiz haberi yazı sistemine çok önceden kaydetmiş, hatta bir süre önce gelen yeni bilgiler ışığında güncellemiş.
Daha önce hiçbir yerde yayımlanmayan ve her bakımdan özel olan bu haber yazıldıktan günler sonra gazeteye girebilmiş.
Daha önce de kendisinden görüş alınan kişi öldükten 10 gün sonra yayımlanan haberler görmüştük.
Bu olay da ‘haber tutma’ alışkanlığının sakıncalarına dair bir örnektir.