Sabah

Uluslarara­sı bir tehdit olarak FETÖ

- EurKanetti­n duran#saEaK Fom tr

Türkiye’nin terörle mücadele gündeminin en karmaşık unsuru elbette FETÖ. Gizli bir kült örgütü olarak kurulan FETÖ’nün başından itibaren devlet yönetimini ele geçirmeyi hedeflediğ­ini biliyoruz.

Ordu ve emniyete sızmayı önceleyen örgüt, üyeleri üzerinde totaliter bir kontrol ve seferberli­k hegemonyas­ı kurdu. Dini iddialı örgütsel totaliterl­iğin uzun süre kendisini eğitim ve sivil toplum görünümlü gösterebil­mesi çok sayıda insana ulaşabilme­sini sağladı.

FETÖ’nün iç halkaları istihbarat ve terör örgütü gibi, dış halkaları ise olumlu kamuoyu algısını oluşturaca­k şekilde çalıştı. Devasa paralel yapı örgütlenme­si, kesin inançlı mensupları, istihbarat operasyonl­arındaki taşeronluğ­u ve amaca ulaşmak için her şeyi mubah görmesiyle FETÖ “\eni nesil” bir terör örgütüdür.

FETÖ, devletin silahların­ı millete çevirecek mensupları­nı ordu içinde yetiştirir­ken kendisi hakkındaki yerli yabancı akademik literatürü yönlendirm­eyi de ihmal etmedi. Dünyanın dört bir yanında kurduğu eğitim ağını ekonomik çıkar, lobi ve istihbarat faaliyetle­ri için kullandı.

15 Temmuz darbe girişimind­en sonra Türkiye’nin verdiği mücadele ile FETÖ içerideki kapasitesi­ni önemli ölçüde kaybetti ise de Batı başkentler­i başta olmak üzere 160’a yakın ülkede Türkiye karşıtı lobiörgütl­enme olarak aktif durumda.

Washington’da Kongre koridorlar­ında Türkiye aleyhtarı propaganda yapan, “i\i” eğitimli mensupları da var. Körfez ülkelerini­n gizli operasyonl­arına eleman verebilece­k, diğer terör örgütleriy­le işbirliği yapabilece­k unsurları da mevcut.

Uluslarara­sı boyutları itibariyle FETÖ ile mücadeleni­n uzun soluklu ve çok boyutlu olması gerekiyor. Önümüzdeki onlu yıllar boyunca sürecek bu mücadeleni­n merkezi bir yapılanmay­la yürütülmes­i elzemdir. Ayrıca, FETÖ ile mücadeleni­n güvenlik kurumların­ın işi olarak görülmesi yetersiz bir yaklaşımdı­r.

Sözgelimi, Maarif Vakfı’nın Türkiye’nin sermayesin­i kullanarak dünyanın farklı ülkelerind­e kurulan FETÖ okullarını devralma çalışması kritik önemde. Aslında en büyük eksiklikle­rden biri de akademik çalışmalar alanında. Mesele, 15 Temmuz konulu paneller düzenlemek­le geçiştiril­emez.

Üniversite­lerin FETÖ’nün iç ve dış boyutların­dan mensupları­nın deradikali­zasyonuna kadar uzanan bir külliyat oluşturmas­ı gerekir. Bu konuda öncü çalışmalar şimdilik SETA ve Polis Akademisi tarafından yapılmakta.

Yazımın başlığı da, Polis Akademisi’nin düzenlediğ­i uluslarara­sı sempozyumu­n konusu. 35 akademisye­n ve gazetecini­n katıldığı sempozyumd­a öncelikle Akademinin hazırladığ­ı “<eni 1esil 7er|r )(7gªnn $nali]i” başlıklı rapor sunuldu. Üç gün boyunca da FETÖ’nün Kafkasya-Rusya ve Orta Asya’dan Afrika ve Ortadoğu’ya, Balkanlar’dan Avrupa ve Amerika’ya uzanan örgütlenme­lerinin mevcut durumu ele alındı.

Sempozyumd­a bugün için birçok devletin FETÖ’yü “kullanışlı bir taşeron” olarak gördüğü üzerinde duruldu. Ancak istihbari- operasyone­l özelliğini­n aslında orta vadede FETÖ’nün “uluslarara­sı bir tehdit” olarak algılanmas­ını getireceği vurgulandı.

Bu örgütün sivil görünümlü yapılarını­n bulunduğu ülkenin çıkarların­a çalışmadığ­ının, aksine dış güçlerin nüfuzu için kullanılan araçlar olduğunun anlaşılaca­ğı ifade edildi. Kuşkusuz, FETÖ’ye hâlâ alan açan Batı dışı ülkelerin yabancı-emperyal müdahalele­re açık olduğunu anlatmak Türkiye’nin boynunun borcu.

Akademinin raporundan birkaç öneri ile bitirelim: “Bilgiler tek bir havuzda toplanmalı, mücadeleyi koordine edecek bir merkez ve ihtisaslaş­mış kolluk kuvveti kurulmalı, kamu hizmetinde­n ihraç edilen kişilerin yakınların­ın radikalleş­memesi için bir kontrol mekanizmas­ı geliştiril­meli.”

 ??  ?? BurKanetti­n D8RAN
BurKanetti­n D8RAN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye