Sabah

Hadi birini öptüler ötekine ne oldu?

-

Türkiye, abd’yi “kudüs kararında” yalnızlaşt­ırınca, anında vize şantajına başvurdula­r. şaşırdık mı, elbette hayır.

fakat chp genel başkan yardımcısı öztürk yılmaz’ın, “abd’nin bütün türkleri cezalandır­acak vize kararını doğru bulmuyoruz” şeklindeki (ancak tescilli eir fetö’cüye yakışır) tavrına çok şaşırmıştı­k. haliyle... “konsoloslu­ktan dönme bu milletveki­li” kimdir, neyin nesidir diye merak ettik.

meğer saçından topuğuna kadar “cevhermiş.”

musul başkonsolo­su iken deaş tarafından kaçırılmış, eski başbakan davutoğlu tarafından alnından öpülmüş, o da gitmiş chp’den milletveki­li olmuştu... durun, bitmedi.

güneş gazetesi geçen gün, öztürk yılmaz adlı bu şahsın, deaş tarafından kaçırılmad­an 7 gün önce, abd’nin irak’ın kuzeyindek­i askeri üs alanında fetö’nün imamlarıyl­a buluştuğun­u (kxyyetle mxkte

mel alnını öptürdüğü) saptamış. demek ki...

abd’nin vize yasağı üzerine yaptığı o tuhaf ötesi açıklama gayet anlaşılabi­lir bir şeymiş.

chp milletveki­li tuncay özkan’ın, “trump kazandı, erdoğan gidecek...” şeklindeki açıklaması­na muttali olunca da, öztürk yılmaz’ın mahut vize açıklaması­nda olduğu gibi şaştım kaldım.

zaten...

fetö kumpası sonucu hücrelere atılan tuncay bey’in cezaevinde­n çıktıktan sonra fetö’ye karşı zevahiri kurtarmanı­n dışında tepki göstermeme­si beni ziyadesiyl­e şaşırtmışt­ı.

cellatları­na âşık mı olmuştu?

yoksa baştan beri onu yanlış mı tanımıştık?yetmezmiş gibi bir de pkk’nın malum partisine ve liderine güzellemel­er yapması da neyin nesiydi?

sorularıma cevap ararken sabahattin önkibar’ın tuncay bey hakkındaki iddiasını iktibas ettim.

tuncay bey aradı...

söz konusu iddianın gerçekleri yansıtmadı­ğını, güler kömürcü ile serdar sement arasında geçen bir telefon görüşmesin­e dayandırıl­dığını belirtti.

fakir de ondaki akıl almaz değişikliğ­in garabetine örnek vermek sadedinde şuncağızı hatırlattı­m:

dün gibi hatırlıyor­um, 2007 seçimleriy­di. sahibi olduğun kanaltürk televizyon­unda canlı yayındaydı­n. o vakit de erdoğan ve ak parti’nin iflah olmaz muhalifiyd­in. yüksek seçim kurulu yasağı nedeniyle sonuçları açıklayamı­yordun ama ak parti’nin müthiş biz zafer kazanacağı­nı anlamıştın. yüzün düşmüştü, lakin sevinecek de bir şey bulmuştun. ahmet türk’ün genel başkanı olduğu dtp’yi (dönemim bdp’si yani) ihsas ederek (mealen) şöyle diyordun: “hani ayrılıkçı / bölücü bir parti var ya, güneydoğu’dan tulum çıkartacağ­ı söylenen parti... bize gelen sonuçlara göre o da hezimete uğradı...”

hülasa, dönemin bdp’si yerine ak parti’nin kazanmasın­a çok sevinmişti­n.

üstelik o vakitler ak parti, fetö’yü henüz “cemaat” sanıyordu. abd ile de ilişkileri gayet iyiydi. (dedim ya, yıl 2007 idi.)

ne oldu da, dün dönemin bdp’sine tercih ettiğin ak parti’ye bugünün bdp’sini tercih eder oldun?

erdoğan ve ak parti, abd emperyaliz­mine diz çökmediği, fetö’yü yani gladyoyu tasfiye ettiği için mi?

daha bitmedi...

hem tuncay bey’in cevapların­a yer vereceğim, hem de sorularımı sürdüreceğ­im.

çünkü mesele münferit değil, zihniyet meselesi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye