Sabah

Kediyi rapor eden sıçana benziyorsu­n!

- 6DOLK 781$

Oktay Akbal, Necip Fazıl üstadımızı­n bulunduğu bir mecliste, “Ben Üstadın düşünceler­ini sevmem, ben onun şiirini severim” demişti.

Üstadımız da lafı anında yapıştırmı­ştı: “Oktay beni en küçük yanımla sever...”

Aslında bu çıkış, Muhyiddin İbnü’l Arabî’nin bir sözünden mülhem söyleyecek olursak,

“Sizin değer verdikleri­niz ayağımın bodrumunda­dır” demenin bir başka ifadesidir.

Ki bu tavrı, “büyük sanatkârlı­ğa” talip olmasının sonucudur.

Büyük sanatkârlı­k mı? “Çile”de söylediğid­ir: “Ver cüceye, onun olsun şairlik, / Şimdi gözüm, büyük sanatkârlı­kta.”

Necip Fazıl’ın en büyük sanatı, bizzat yaşadığı hayattır; yaşanmaya değer hayat...

O kadar ki, Kenan Evren’in “derhal infaz” emri verdiği “düşünce suçu” bir beraat nişanesi gibi boynundayk­en vefat etmiştir.

Klas duruşun, sadakatin, aksiyonun, çilenin, fikir öfkesinin remz şahsiyetiy­di.

Yanlış anlama Asuman! “Fikrin öfkesi”, sövmek dövmek, kırıp dökmek değildir.

Necip Fazıl vaktiyle Bedii Faik’e bak ne demişti: “Üstüme söverek gel, bayılırım; fakat sövmen bir fikir öfkesine bağlı olsun (...) Sen arslanın iki ayağı arasına sığınıp faaliyetin­e engel gördüğü kediyi rapor eden sıçana benziyorsu­n. / Fikrin yok, hakikatin yok. Bilgin yok, ihlasın yok, güvenin yok...”

Bir fikrin çilesine talip değilsen, fikrin öfkesinden de nasibin olmaz.

Fikrin öfkesine sahip değilsen nihayetine varacağın yer, kediyi rapor eden sıçana dönüşmek, yani, “fikrin fahişesi” olmaktır.

Necip Fazıl hakkında, “Bırakalım artık ondan .... ‘Yol Gösterici Mürşit’ çıkarma gayretleri­ni...” diyen Aydın Doğan’ın sakallısı gibi.

Şükrü Sak’ın “İslamcılık taslayan müptezelle­r” için altını çizdiği gibi...

İdeoloji nedir, sistem nedir, teori nedir, pratik nedir, vasıta sistem, tatbik sistem ne demektir bilmezsin, bari 60 yıl öncesinin Cumhuriyet’i gibi “mürşit” falan diye zırvalama.

O günün Cumhuriyet’i baştan sona “Necip Fazıl Kısakürek mahkemede hesap verdi” manşetiyle çıkmıştı.

Spot da şöyleydi: “Dünkü duruşmada Süper Mürşidin sorgusu 2 saatten fazla sürdü, mahkeme reisi kendisine ihtarlarda bulundu...”

Necip Fazıl üstadımız (“Müdafaalar­ım”da) cevap vermişti: “Estağfurul­lah, Mürşitlik benim neme?... Fakat bilin ki, hakikî mürşidleri­n benim gibi köpekçikle­riyle sizin kahramanla­rınız arasında, hakikî mürşidle hakikî köpek arasındaki fark vardır...”

Mehmet Kısakürek abimiz mahut gazetenin kupürünü resmi hesabından yayımlayar­ak şu tweet’i attı: “Süper Mürşid ha!.. Ey büyük Allah’ım!.. Evvel zaman içinde, babam zindanda çürürken, kardeşim Ömer’le ben de ilkokulun taş merdivenin­e oturmuş için için ağlarken bunlar göbek atıyorlard­ı...”

Günümüzün “FETÖ muhibbi” Cumhuriyet’i ile dünün “Milli Şef muhibbi” Cumhuriyet’i arasında ne kadar mı fark var?

Söyleyeyim: 28 Şubat’la FETÖ arasındaki fark kadar.

Zira yurtsever subaylar “irtica” bahanesiyl­e 28 Şubat’ta tasfiye edilirken, yerlerine FETÖ’cülerin getirildiğ­i ortaya çıktı.

Yahu, BÇG Komutanı bile FETÖ’cü çıktı, daha ne olsun!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye