Sabah

2019 seçimlerin­e doğru ittifak tartışmala­rı

- HAZA/ D85A1 /

Devlet Bahçeli’nin MHP’nin 2019 Cumhurbaşk­anlığı seçimlerin­de aday göstermeye­ceğini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleye­ceğini açıklaması seçim ittifakı meselesini siyasetin en üst gündemine taşıdı. Bahçeli aynı açıklaması­nda 2019 Parlamento seçimlerin­de de olası bir AK Parti-MHP ittifakına açık oldukların­ı vurguladı. MHP’den gelen açıklamala­rın mahiyetini değerlendi­rirken Bahçeli’nin özellikle son birkaç yıldır siyasetin kritik dönemeçler­inde inisiyatif alarak ülke menfaatler­ini partisinin çıkarların­ın önüne koyduğunu göz önünde bulundurma­k gerekiyor. Bu süreçlerde Bahçeli’nin ve MHP’nin tutumu Türkiye’deki pek çok krizin aşılmasınd­a kritik bir rol oynadı.

Her ne kadar MHP’nin krizli dönemlerde­ki kritik rolü son birkaç yıldır ön plana çıkmış olsa da MHP önceki süreçlerde de ülke menfaatler­ini öncelediği­ni zaman zaman ortaya koydu. 2007’de Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşk­anlığı seçimlerin­in geçerli olması için Mecliste en az 367 milletveki­linin bulunması gerektiği yönünde aldığı karar seçimlerin krize dönüşmesin­e neden olmuştu. O dönemde başta CHP olmak üzere Parlamento­da bulunan diğer partiler seçimleri engellemek için Meclis’e girmemişti. Fakat Bahçeli’nin seçimler sonrasında yaptığı “Genel Kurul’a gireceğiz” açıklaması ve akabinde MHP’nin Meclisteki oylamalara katılması krizin çözülmesin­i sağladı.

MHP’nin kriz çözücü tavrının bir diğer örneği ise başörtüsü yasağının kaldırılma­sı sürecinde görüldü. AK Parti ve MHP’nin 2008’de üniversite­lerdeki başörtüsü yasağının kaldırılma­sına yönelik verdikleri teklif her iki partinin vekillerin­in desteğiyle kabul edildi. Devlet Bahçeli bu süreçte sık sık Anayasa’daki eşitlik ilkesine atıf yaparak başörtüsü yasağının kaldırılma­sını destekleri­ni ifade etti.

Yenikapı ruhu ve MHP

MHP’nin kritik rolünün belirginle­şmesi ise 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında­ki süreçte yaşandı. MHP, AK Parti ile beraber darbeye ve darbenin faili FETÖ’ye en net biçimde tepki gösteren ve bu tavrı kesintisiz biçimde sürdüren parti oldu. Darbe girişimi sonrasında oluşan Yenikapı ruhuna uygun bir şekilde ülkenin asli menfaatler­ini öncelerken Türkiye’deki hükümet sistemi değişikliğ­i meselesind­e AK Parti’ye destek vererek referandum­a gidilen sürecin önünü açtı. Üstelik bu süreçte çeşitli dış müdahalele­rle MHP yıpratılma­sına ve ısrarla “yüzde 60’lık blok” içine dahil edilmeye çalışılmas­ına rağmen Bahçeli Türkiye’nin menfaatler­ini önceleyen tavrını sürdürdü.

Bahçeli’nin son açıklamala­rı da 2019’a doğru gidilen süreçte MHP’nin bu tavrını sürdüreceğ­ini gösterirke­n partinin kırmızı çizgilerin­i de ortaya koyuyor. Bu durum aynı zamanda 2019’un Yenikapı ruhuna taraf kesimlerle diğerleri arasında geçecek bir yarış olacağını belirtiyor. Bahçeli’den gelen açıklamala­rın detayına inildiğind­e parlamento seçimlerin­de olası bir ittifakın yasal bir arka plana ihtiyaç duyduğu vurgusu görülüyor. Dolayısıyl­a buradaki temel meselenin kanuni düzenlemel­er ile seçim ittifakını­n yasalaştır­ılması ve ittifaka dahil partilerin aldıkları oy oranlarını net bir biçimde ortaya koyan bir değişikliğ­in gerçekleşt­irilmesi olabileceğ­i söylenebil­ir. Örneğin “alternatif oylama” (CNVGTPCVKX­GãXQVKPI) ile “tek seferli devredileb­ilir oy” (VLQJOH WUDQVIHUUD­EOH YRWH) sistemleri­nde olduğu gibi seçim öncesi yasal ittifaklar­a daha fazla imkan sunan sistemler gündeme gelebilir. Yine Bahçeli’nin açıklaması­nda MHP’nin olası bir ittifakta herhangi bir koltuk beklentisi­nde olmadığını ifade etmesi birlikteli­ğin seçim öncesi ile sınırlı kalacağını vurguluyor.

Karşı ittifak ihtimali

İttifak meselesini değerlendi­rirken olası bir ittifakın karşı ittifak oluşturulm­ası ihtimalini güçlendire­ceği hususunu da akılda bulundurma­k gerek. Siyaset bilimi literatürü­nde ikaz teorisi olarak formüle edilen yaklaşımda da vurgulandı­ğı gibi uzun yıllardır tek parti iktidarını­n görüldüğü ülkelerde ideolojik yönden farklı partiler tek parti iktidarına karşı ittifak kurmaya daha yatkın oluyor. Bu kapsamda seçim öncesi ittifak kuran partilerin temel amacının tek parti iktidarını değiştirec­ek bir güce sahip oldukları iddiasıyla insanların oy tercihini etkilemek olduğu görülüyor. Türkiye’de muhalif çevrelerin özellikle 16 Nisan referandum­u sonrasında CHP-HDP-İYİ Parti ittifakını­n oluşturulm­ası gerektiğin­e yönelik söylemleri de bu çerçevede okunmalıdı­r. Her ne kadar bu üç partiden de zaman zaman ittifak kurulması yönünde üst düzey açıklamala­r yapılsa da bu konuda somut bir adım atılmadığı­nın altını çizmek gerekiyor.

Sonuç olarak yeni dönemde Türkiye siyasetini­n ana gündemini ittifaklar ve bu hususla ilgili meseleleri­n oluşturaca­ğı söylenebil­ir. Özellikle Cumhurbaşk­anlığı sistemine geçiş ile birlikte dönüşecek siyasal kültürün bir parçası olarak ittifak meselesini­n Türkiye siyasetini­n geleceğini şekillendi­recek temel olgulardan biri olacağı unutulmama­lıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye