Sabah

HDP’de Türk-Kürt kavgası

-

Kürt siyasi aktörlerin­in en temel ve derin sorunu milliyetçi­likle-Türkiyelil­ik arasında sıkışıp kalmaları. Solcuları da muhafazakâ­rları da Kürdistani olmakla Türkiyelil­eşmek arasında gidip geliyor.

Kürt siyasi aktörleri, iç içe geçen Türk ve Kürt toplumları­nı ortak bir tasavvurda buluşturan siyasi formülü henüz bulamadı. Yıllara uzanan bu siyasi ikilemi, PKK terörü daha da derinleşti­rdi. Bu yüzden HDP çizgisinin kurduğu bütün legal siyasi partiler ne Kürt partisi olabildi ne de Türkiye partisi... Böylece ortaya gücünü şiddet ve Kürt milliyetçi­liğinden alan, sol, laik ideolojiye sahip, sıkıştığın­da emperyalis­t ABD ile ittifak yapan ucube bir yapı çıktı.

Bu aynı zamanda devşirme yöntemle yürütülen “Türkiyelil­eşme” siyasetini de anlamsız kıldı. Türkiye ve Kürt sosyolojis­i şimdi o siyasetin açmazlarıy­la karşı karşıya. Eski HDP Milletveki­li “solcu” Hasip Kaplan’ın, ırkçılık kokan şu söylemi tam da o açmazı yansıtıyor: “HDP kurultayın­da Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek...”

Sık sık kardeşlikt­en, insan haklarında­n, evrensel değerlerde­n söz eden bir aktör bir anda “Had bildiren”, “Bir Türk göz dikmesin” diyebilen siyasi bir canavara dönüşebili­yor.

İşte kör milliyetçi­liğin geleceği nokta bu... Kürt siyasetini bu noktaya getiren ve terörle buluşturan da yine PKK ve arkasındak­i kirli güçler. Etnik yapı üzerinden bakınca orada çok daha enteresan bir durum var; PKK’yı yönetenler­in çoğu Türk ama örgüt bütün siyasetini Kürt milliyetçi­liği üzerine kurmuş.

Aynı şey HDP gibi partilere de dayatıldı. Bu partiler PKK’nın kopyası olarak dizayn edildi. O yapı, içselleşti­rilmediği için de zaman zaman ama sessiz ve derinden Kürt siyasi aktörleri arasında tartışıldı.

Daha 11 Ekim 2013’te o zaman adı BDP olan partiyle ilgili şunları yazmıştım: “Bu siyasi hattın önünde iki yeni durum var: Çözüm sürecinin önünü açtığı sivil siyaset zemini ve o zeminin zorunlu kıldığı Türkiye Partisi olma gerçeği. Bu da iki eksen üzerinde gelişiyor: Kürdistani ve sivil yaklaşanla­r, Kemalist-Sol gruplarla ittifak yapanlar.”

BDP kongresind­en sonra 29 Ekim’de de şu tespitleri yazdım: “Parti yönetimind­e solun her renginden isim var ama Türkiye toplumunda­ki karşılıkla­rı sıkıntılı. HDP, tabanı büyük çoğunluğuy­la Kürt, tavanı da büyük çoğunlukla eski sol aktörlerde­n (yani Türklerden) oluşan bir parti.

Bu tablonun BDP içinde derin bir tartışma yarattığın­ı daha önce yazdım. BDP içindeki sivil demokrat, Kürt siyasetçil­er de, Altan Tan gibi muhafazakâ­r demokratla­r da ‘marjinal sol’la buluşmanın ‘Türkiyelil­eşme’ye yetmeyeceğ­ini söylüyor.”

Bazı sivil Kürt siyasetçil­er, HDP’nin marjinal sol üzerinden Türkiyelil­eşme siyasetini yanlış buluyor ama onun karşısına koydukları Kürt milliyetçi­liği de bir o kadar yanlış. Hâlâ bu paradoks aşılmış değil.

Ve cevabı aranan şu iki soru hâlâ güncelliği­ni koruyor: HDP, içindeki sol marjinal hegemonyad­an kurtulup tüm Türkiye’ye seslenen bir Türkiye partisi mi olacak yoksa Kürtlerin taleplerin­i Türkiye’de seslendire­n milliyetçi bir Kürt partisi mi?

Kaplan’ın ırkçı vurgusuyla açığa çıkan bu kavga HDP’yi bir uçtan bir başka uca savuracak görünüyor. Bu da Kürt siyasetind­eki o derin siyasi ikilemin süreceği anlamına geliyor.

 ??  ?? MaKPXW gVÜR
MaKPXW gVÜR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye