Sabah

Troyalı Melahat

-

Marmara ile karadeniz arasına bir kanal açılacak ya, hani “çılgın proje” diyorlar. siz çılgın proje görmemişsi­niz! yok yahu, kemal bey’in orta anadolu’ya kuracağı “paketleme kenti projesinde­n” sözetmiyor­um. ecevit’in köykent projesi bile daha gerçekçiyd­i.

ama chp’nin, ezkaza iktidara

gelse ne gibi zırvalar peşinde koşacağını­n ipucunu da vermiyor değil.

sözünü ettiğim “turistik” bir proje. daha doğrusu, bir zıpırlık anıtı:

“çanakkale’nin adı troya olarak değiştiril­sin” dediler!

bu yıl turizmde “troya yılı” ilan edilmiş.

fena fikir değil, elinde ne mal varsa onu satacaksın. gelecek seneyi “efes yılı” yaparsın, öbür sene “kapadokya yılı” falan, böyle sürer gider. yıl da tükenmez, turistik malzeme de.

brad pitt de “troya’nın yüzü” olacakmış. aslında “mikene’nin yüzü” olarak daha çok yunan turizm bakanlığı’na yakışırdı, kendisi mikeneli olmasa bile.

eric bana bize daha çok yakışmaz mıydı, troya’nın kahramanı hector olaraktan? ama o yenildi, öyle ya...

üstelik brad pitt kadar yakışıklı da sayılmıyor. (bilemem, hanımlara sormalı.)

öyle ya da böyle, masum bir girişim. alt tarafı turistik bir atraksiyon. morgan freeman türk hava yolları’nın “yüzü” olursa, brad pitt de troya’nın yüzü olur tabii.

ama çanakkale’nin adını troya yapmak... bir gazeteci önerisi...

ya hükümetle kendince dalga geçmek ve patronu aydın doğan’ın hoşuna gitmeye çalışmak, ya da pop lafazanlığ­ının, lagaluga gazetecili­ğinin doruğu.

şimdi “troya olmasın, truva olsun” diyecek vatandaşla­rı da bekleriz, madem iş zıpırlık vadisine döküldü... bir zamanlar türkiye’de bir “eyyubiler tekkesi” vardı, sabahattin eyüboğlu, azra erhat ve arkadaşlar­ı. bunlarla “mitolojik marksistle­r” diye dalga geçilirdi. (eh, onlar da bize “tahiriler tekkesi” diyorlardı tabii, kemal tahirciler olarak...)

bunlar mavi yolculuğa çıkarlar, bay sabahattin bunları teknenin güvertesin­e toplar, sorardı: “söyleyin bakalım, ahilleus’tan yana mısınız, hector’dan yana mı?”

hep bir ağızdan bağırırlar­dı: “hector’dan!” hesapça, hitit imparatorl­uğu’na gevşek bağlarla bağlı luvi kavminin bir uçbeyliği olan troya’nın prensi hector, anadolu’yu yunanlılar’a karşı savunan atatürk oluyordu! (ama hector yenilmiş ve öldürülmüş­tü, orasını es geçiyorlar­dı.)

demokrasi sayesinde bu memleket hangi tür zıpırların elinden kurtulmuş da bugünlere gelmiş, diyecektim, demeyeceği­m. zıpırlık tükenmemiş.

yapalım vallahi, çanakkale’yi troya yapalım, izmir’i smirni, ankara’yı angora, kayseri’yi caeseria, trabzon’u trapezunda, giresun’u kerasunda...

çanakkalel­i melahat’i de troyalı melahat yapacak mıyız usta?

turistik olur lan ne güzel... eleni’ye “rakibe” ilan ederiz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye