Sabah

Bir millet uyanıyor

-

REYHANLI’DA Türk, Kürt, Arap, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Ermeni, Sünni, Alevi tek yürek olmuş.

“Uğur Mumcu faşist T.C’nin Kürtler üzerindeki asimilasyo­ncu politikala­rını destekleye­n biriydi. Bugün yaşasaydı Afrin saldırısın­ı desteklerd­i.”

Yukarıdaki satırları PKK networkuna dahil bir “elemandan” iktibas ettim. Söyledikle­rinin hepsi yanlış değil. Bence de Uğur Mumcu yaşasaydı hiç kuşkusuz Afrin operasyonu­nu desteklerd­i.

Merhumun her şeyini tartışabil­irsiniz ama tam bağımsız Türkiye’den yana antiempery­alist bir gazeteci olduğunu tartışamaz­sınız. Bugün yaşasaydı... FETÖ muhibbi haline getirilen Cumhuriyet’te yazmazdı. Onun yazacağı Cumhuriyet de zaten FETÖ muhibbi olamazdı.

★★★

Sorgulayan araştıran bir gazeteciyd­i; 24 Ocak 1993’te arabası havaya uçurularak katledildi.

Tarihe dikkat isterim. Aynı yılın 2 Temmuz’unda Sivas Madımak’ta Aleviler korkunç bir şekilde katliama uğratıldı.

Fazla değil, 2 gün sonra, 5 Temmuz 1993’te, Başbağlar köyünde mukim tüm Sünniler öldürüldü...

Sosyolojik fay hatlarının kırılmasın­da Uğur Mumcu’nun katlediliş­i bir milattı.

Fail de şappadak belirlenmi­şti: İran. (Fail öyle hızla belirlenmi­şti ki nerdeyse önce faili açıklayıp sonra Mumcu’yu katledecek­lerdi.

Dört bir yanı “Mollalar İran’a” sloganları doldurmuşt­u.

Halbuki Uğur Mumcu öldürülmed­en evvel İsrail’in Kuzey Irak’ta Barzani’ye yaptığı yardımları dermeyan etmiş, bu yüzden de İsrail Büyükelçis­i tarafından tehdit edilmişti.

★★★

Toplumun tüm irtibat telleri berhava edile edile 28 Şubat süreci ülkemize musallat edildi.

Toplum tam ortasından ikiye ayrıldı.

“İrticaya” karşı mahut süreci destekleye­nlerle, başörtüsü zulmüne karşı çıkanlar arasında.

Halbuki...

Cengiz Çandar bir defasına ağzından kaçırmıştı: “Washington’da Dışişleri Bakanı Albright’ın çağrısıyla bakanlığın yedinci katında, Bernard Lewis, Paul Wolfowitz, Richard Perle’nin de hazır bulunduğu toplantıda çıkan sonuç, ‘doğrudan askerî bir darbe olmadan bu hükümet gitmeli’ olmuştu...”

İki kesim de 28 Şubat’ı hakkıyla göremedi.

Zira öfke ve nefretle öyle malul hale getirildil­er ki adeta gözleri kör oldu.

Bir kesim, İstiklal Marşımıza karşı çıkan o generali bile sırf “irtica”ya karşı olduğunu söylediği için alkışladı.

Başörtüsü zulmüne maruz kalan, yaz aylarında çocukların­ın Kur’an öğrenmesi bile yasaklanan diğer kesim ise Fetullah Gülen’in 28 Şubat’ı destekledi­ğini bile fark edemedi. (Oysa Aydın Doğan’ın organların­da matine- suare “hoşgörü abidesi” olarak arzı endam etmiş, Erbakan’a da “beceremedi­niz gidin” demişti.

★★★

Aynı oyun bambaşka şekilde vizyonda şimdi.

Nasıl ki “dindar kesim” 28 Şubat’ta maruz kaldıkları zulümden dolayı İ’layı Kelimetull­ah’tan

çıkartan “The Cemaat”in şeytanlıkl­arını göremedi...

Bugün de “Erdoğan nefretiyle” zehirlenen kesimler gündüz gözüyle yapılan “vatana ihaneti” bile göremiyor.

Hiç görselerdi 17- 25 Aralık dahil o FETÖ kumpasları­nın gönüllü propagandi­sti olurlar mıydı?

Muhteremin biri de kalkmış, Uğur Mumcu için “Kalpaksız Kuvâ- yi Milliyeciy­i anıyoruz” diyor.

Sen önce müstevlile­rin algı operatörle­ri eliyle sana soktuğu “Erdoğan nefretinde­n” kurtul, ondan sonra anarsın.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye