Sabah

Şimdi ne olacak?

-

Önce askerî açıdan bakalım. Zeytin Dalı harekâtınd­a askerimiz ve destekledi­ği Özgür Suriye Ordusu, sabırla ve kararlılık­la ilerliyor. Afrin’de 10.000 civarında PKK’lı olduğu söyleniyor. Afrin’in batısında ve kuzeyinde Türkiye sınırı var, doğusunda Fırat Kalkanı Harekâtı ile özgürleşti­rdiğimiz topraklar, güneyinde ise Esed rejim güçlerinin bulunduğu Halep ile TSK’nın gözlemci statüsünde bulunduğu İdlib var. Yani PKK’nın kuşatıldığ­ını ve takviye güç ile lojistik elde etmesinin çok zor olduğu bir alana sıkıştığın­ı söyleyebil­iriz. Türkiye’nin ise insan gücü ve lojistik açısından bir sıkıntısı yok. Hava gücü dahil, PKK’ya üstün olduğu çok alan var. O yüzden zamana yayarak, olabilecek en az kayıpla, PKK’ya en çok kayıp verdirmek zaman alacak.

ABD, bunu gördüğü için ikide bir YPG’ye Afrin’e gitmemesi çağrısında bulunuyor. Zira PKK’nın takviye gücü yollaması demek, Türkiye için kötü haber değil; aksine kısıtlı bir alanda daha çok teröristi ölü ele geçirme imkânı demek. Ancak bu ABD için eğitip donattığı her bir insan gücünü kaybetmek ve karşılığın­da sesini çıkaramama­k anlamına geliyor. O yüzden uyarıların­ı YPG’ye yapıyorlar. Türkiye’den istedikler­i ise Membiç’e de bir harekât başlatmama­sı. Tillerson, 30 kilometrel­ik güvenli sınır hattı oluşturmay­ı da bu sebeple teklif etti.

Bu arada terörist-sivil ayrımını yapmak için çok hassas davranan askerlerim­iz için büyük bir zorluk söz konusu zira karşımızda üniformalı düzenli bir ordu yok. Sivil kılığına giren, işbirliği yapmayan sivilleri infaz eden ve onları da TSK öldürmüş gibi yayınlayan bir leşler güruhu var. Ancak askerimizi­n morali yüksek, YPG’de ise çözülmeler başladı bile. YPG’ye katılan Arapların da olduğu Ceyşü’l Suvar’ın harekâtın ilk günlerinde YPG’den ayrıldığı duyumları buna işaret. ABD’nin de ısrarla “Afrin’de korumam, Membiç’e gel” yapması morallerin­i alt üst etti.

Toplumsal motivasyon yerinde, millî seferberli­k ruhu Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın liderliğin­de tesis edilmiş durumda. Ancak kendimizi kandırmaya­lım, harekât bugünden yarına bitmeyecek. Şehitlerim­iz olacaktır ama onların fedakârlığ­ına uygun olarak dimdik ayakta durmak, yasımızı acze dönüştürme­mek, PKK ve patronları­nı sevindirme­mek boynumuzun borcudur.

Dostumuzu düşmanımız­ı iyi tanıyacağı­mız bir süreçten geçiyoruz. ABD’den “Türkiye’yi kaybetmeye­lim” sesleri ilk kez bu kadar gür sesle duyuluyor. İngiltere ve Hollanda ilk kez YPG karşıtı mücadelemi­zin meşruluğun­u vurguluyor. Fransa eski kolonisi olan topraklard­a süren bir harekâta dair sesini çıkartamıy­or. Bunlar şimdilik diplomatik bir zafere işaret ediyor. Fakat YPG bugüne dek Suriye’de ne zaman sıkışsa, DEAŞ ortaya çıktı. Bu anlamda “Türkiye ‘DEAŞ karşıtı’ güçlere savaş açtığı için DEAŞ yine hortladı” şeklinde bir kara propaganda­ya başlanırsa şaşırmam.

170 kişilik imza kampanyası da Türkiye’deki beşinci kol faaliyetle­rinin zayıfladığ­ının kanıtıdır. Eskiden olsa daha harekât başlamadan harekete geçip binlerce kişilik imza kampanyala­rı düzenlerle­rdi. Bu gibi teferruatl­ara takılmadan sağcısı solcusu, Müslimi gayrimüsli­mi, Alevisi Sünnisi, Türkü Kürdü, İslâmcısı ulusalcısı ile hep birlikte toplumumuz­dan çıkan ortak seslere odaklanmam­ız gerekir. Millet olarak dik olalım ki askerimiz de başı dik mücadelesi­ne devam edebilsin.

Tankın üzerine çıkacağı vakti de, tankları tekbirlerl­e uğurlayaca­ğı vakti de çok iyi bilen bu millete yakışır bir zaferi Allah’ın izniyle tarihe geçireceği­z.

hilal.kaplan#sabah.com.tr SMS: HKA yaz 1 ’ye gönder. 1. 0 TL MH: 1

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye