Sabah

Ankara’dan ses geldi.. Hem de ne ses!.

-

Geçen hafta sonu cuma günü “İçişleri Bakanı’na sorularım var” başlıklı bir yazı yazmış tım. En başa da niye ona yazdığımı anlatarak..

“80’li yıllardan beri içinde yaşadı ğım İstanbul’a sahip çıkacak birisi bu kentte yaşamıyor da ondan” demiş tim.

“Ne vali, ne Emniyet Müdürü, ne Trafik Müdürü, ne de Belediye Başkanı, yok bu kentte!.”

Önceki gün akşam televizyon­da haberleri izlerken acı acı güldüm.

Ankara’da Nevzat Tandoğan Caddesi’nin adı “Zeytin Dalı” olmuştu. Hey Tandoğan hey!. Sade Ankaralıla­r değil, tüm Türkiye’de adı bilinirdi, hem de ondan kuşaklar ötesinde yaşamış bizlerce bile..

Ankara Valisi’ydi Tandoğan. Ulaştığı en büyük makam. Ama “Vali”ydi işte..

Fahrettin Kerim’i ezber bilmez miydik?. İstanbul Valisi idi o da.. Kaç İstanbul, Ankara, Anadolu Valisi’nin adını ezber bilirdik, daha çocukken..

Şimdi Beyoğlu’na çıkalım.. Önümüze gelene soralım.

“İstanbul Valisi’nin adı ne?.”

Eğer 100 kişiden biri bilirse, gidip haz retten özür dileyeceği­m.. Ben bilmiyorum yahu..

O Vali’nin nasıl kılı kıpırdamad­an makamında oturduğunu bilen, deli olan ve hakkında tonla yazı yazan ben, adamın adını bilmiyorum, yemin ede rim. Şu an şuraya yazmam için, google girip sor mam lazım.. Her şeyim üzerine yemin ederim ger çek bu dediğim.. Bilmiyorum dostlar!. Nerden ve neden bileyim ki?.

Çünkü İstanbul’da vali yok.. Sadece Ankara’dan gelenleri karşılama ve ağırlama müdü rü var.. Bir de İstanbul’da bir olay olur, Bakan atlar olay yerine gelirse, onun omuz başından bakan adamdır, hepsi o.. Nerden bileyim ki, adını..

Emniyet Müdürü kim?. Onu hiç bilmem.. Gören, tanıyan yoktur İstanbul’da..

Onunla Bağdat Caddesine çıkalım. Boydan boya yürüyelim.. Bir kişi “Müdürüm” diye selam verir, yanına gelirse, adam değilim.. Tüm mesaisini makam odasında geçiren, en önemli adamı, çaycı sı olan adamdan İstanbul Emniyet Müdürü yapar san böyle olur..

Trafik Müdürü mü?. Güldürmeyi­n beni.. İstanbul ne efsane Emniyet Müdürleri, ne efsane Trafik Müdürleri gördü. Bugünküler “Göstermeli­k” bile değil. Çünkü görünmüyor­lar..

Gören var mı bu üçünden birini Ey İstanbullu­lar?.

İstanbul sokakların­da, cadde ve meydanları­na Vali, Emniyet Müdürü, Trafik Müdürü gören var mı içinizde, denetlerke­n?. Halkın sorunların­ı yerin de izlerken.. Sözüm ona orda görev li polislerin işlerini nasıl yaptıkları­na bakarken?.

Yoktur.. Bunlar görünmez adam çünkü. İstanbullu onları görmez, bil mez, tanımaz.

Tanıdığım son İstanbul Emniyet Müdürü, Hasan Özdemir’di.

Hani zengin ailelerin erkek çocuk larını mürid yapıp paraları ile kendisine Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi gibi girilmez, görül mez şato kuran, başta ünlü mankenler, güzel kızları toplayıp onları da mürid yapıp harem kuran o adı bu sütun larda geçmez rezil adamın sur lar içindeki köşkünü basma ya cesaret eden tek Emniyet Müdürü.. Öncesinde, sonrasında bir ikincisi daha yok.. Adam mahke meden sıyırdı. Hâlâ zevk ve safada.. Bir, ama bir tek Hasan Özdemir “Ben burda devleti temsil ediyorum” dedi. Bastı işte.. Çünkü o “Emniyet Müdürü” idi. Karagöz perdesi “Göstermeli­k”i değil..

Özdemir’den ötesi hikaye.. Hele bugünkü, masal!.

Neyse.. Başa dönelim.. Cuma sabahı yazım çıktı. Cuma öğle olmadan telefonum çaldı..

Ankara’dan Mehmet Yavuz arıyordu. Kendini tanıttı..

“Ben İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanıyım. Sayın bakan, bugünkü yazınızı okumuş. on buçuk ta beni aradı ve sizi derhal bilgilendi­rmemi söyledi” dedi..

1990’lı yıllarda Şevket Ayaz aramıştı beni en son, Trafik Daire Başkanı olarak. Ayaz trafik konularını derinlemes­ine öğrenmemi sağ layan müdürdü. Çok sık konuşurduk. Gerçekten çok şey öğrendim ondan. Hâlâ teşekkürle anarım onu.. Kim bilir nerde şu an bilmem.

Mehmet Yavuz da, tıpkı Ayaz gibi içtendi. Uzun uzun konuştuk. Dertleştik.

“Bakın bir yazı ile, siz Ankara’dan arıyor, Bakanın da arayacağın­ı söylüyorsu­nuz. İstanbul’da Vali var, Emniyet Müdürü var. Trafik Müdürü var. Onların bir işaretiyle bana cevap yazacak basın büroları var.. Ben üstelik ülkenin en büyük gazeteleri­nden birinin köşe yazarı olmanın öte sinde, Fahri Trafik Müfettişi, yani yasal trafikçi yim. Ama İstanbul’daki bu üç çay kahve makamcı sı adamınızda­n bugüne dek ne bir ses, ne bir satır yanıt geldi” dedim..

Mehmet Yavuz, trafik düzeninin sağlanması için alınan ve alınacak önlemleri açıkladı.. Bakana sorduğum soruların hepsine yanıt verdi.

“Sayın bakanın en çok üstünde durduğu şey, ‘GÖRÜNÜRLÜĞ­ÜN ARTTIRILMA­SI’ dedi..

“Tam üstüne bastınız” dedim.. “20 yıldır bunun savaşınday­ım. Polis görünmeli ki önle sin. Yoksa olay bittikten sonra, kaza, cinayet rapo ru tutmaya gelen polisten millete hayır yok..”

Peki İçişleri Bakanı’nın bu emrine rağmen polis görünüyor mu?. Amerika, İngiltere gibi mese la, devriye gezen polis var mı. Taksim, Ortaköy, Nişantaşı meydanında mesela.. İstiklal, Bağdat Caddesi’nde mesela..

Halkın arasında dolaşan polis gören olursa, ne olur cep telefonuyl­a çeksin ve bu köşedeki mail adresime atsın ben de köşemde “İşte görünen polis” diye basayım.

Yok.. Akmerkez Ulus cephesinde, meşhurlar lokantası Paper Moon’un önünde tonla park yasa ğı işareti var. Ama duble park var, her gün, her saat üstelik.. Başlarında da “Değnekçi gibi” dolaşan trafik polisleri.. Yazdım..

Duble park hâlâ var. Her gün geçerken görüyorum.

Ne yaptılar bilir misiniz?.

Trafik polislerin­i kaldırdıla­r. Artık orda ikişer, üçer polis dolanmıyor, değnekçi gibi.. Adamları ekmeklerin­den ettik, iyi mi?:

Bugün İstanbul’un en bela trafik merkezi Akmerkez etrafında polis yok..

Şimdi “Görünürlük artacak” bakan emriyle.. Nasıl?. Görünecek polis denetlenec­ek. Kim denetleyec­ek peki?. Görevli şube müdürü. Konumuza göre, Trafik Müdürü..

Adam odasından çıkmıyor ki?. Çünkü onu denetleyec­ek olan Emniyet Müdürü de görevi ni yapmıyor. O da odasından çıkmıyor. Niye?. Emniyet Müdürünü denetleyec­ek Vali de “Tısss!.” Sinmiş oturuyor.. Çay kahve ısmarlıyor makama gelene gidene, benim vergilerim­le..

Böyle valiye, böyle Emniyet Müdürü. Böyle Emniyet Müdürüne, böyle Trafik Müdürü.. Böyle Trafik Müdürüne de, böyle Trafik polisi.. Vatandaş da işin farkında “EDS” kon trollü yollarda bile, kuralları taktığı yok. Bu kentte trafik düzelir mi?.

Sayın Bakan, işe başladığın­da nefis bir genelge kitapçığı hazırladı, bütün illere yolladı. Bana da yolladı.. Gerçekten işi kısa zaman da büyük oranda çözecek bilgiler ve talimatlar vardı o albüm gibi hazırlanmı­ş kitapçıkta.. “Uygulansın” diye de emir.. Kıllarını kıpırdatma­dı bizim Makam Odası üçlüsü.. Hiçbiri de uygulanmad­ı tabii.. İstanbul hâlâ din gonun ahırı..

..Ve Sevgili okurlar..

Mehmet Yavuz Kardeşimle konuşmamız­ın ardından, adresime “Kişiye özel” diye mühürlen miş bir mektup ulaştı.

Tepesinde “T.C. İçişleri Bakanlığı” amblemi olan özel bir kâğıt..

Altında el yazısı ile yazılmış bir mektup. Sekreter falan değil. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu bizzat yazmış. “Bugünkü yazınızı sabahın erken saatle rinde okudum” diye başlıyor.

“Gerek şahsınıza, gerek kullandığı­nız köşeye, gerek gazetenize, bu konuya gösterdiği­niz ‘Israrlı takip’ dolayısıyl­a teşekkür ederim” diyor.

Bu özel mektubun ayrıntılar­ını saklı tutmamı anlarsınız, Sevgili okurlarım..

Sayın Bakanın bu mektubu, Sevgili “Artık dos tum” Mehmet Yavuz’un söyledikle­ri ve yolladığı Bilgi Notu’ndan sonra, İstanbul için bir kere daha umutlandım.. Güzel günler gelecek.

Ben teşekkür ederim, Sayın Bakanım, İstanbullu­lar adına..

..ve ben Teşekkür ederim, Sevgili dos tum, Trafik Daire Başkanı Mehmet Yavuz!. Ben teşekkür ederim, Ankara!.

 ??  ?? Hıncal 8L8d HINCAL’IN YERİ
Hıncal 8L8d HINCAL’IN YERİ

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye