Sabah

ABD ve İsmet İnönü-1

-

Dikkatiniz­i çekiyor mu bilmiyorum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu, kurultay konuşması da dahil hiçbir konuşmasın­da Suriye’yi bu noktaya taşıyan iki gücün üzerine gitmedi; bir milyona yaklaşan insanın katili Esad’ın ve kırmızı çizgilerin­i hiçe sayan DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleriy­le ilişkisi açığa çıkan ABD’nin...

Oysa dünya âlem ABD’nin bölgeyi yeniden bölüp parçalamak için canhıraş çaba harcadığın­ı, DEAŞ’ı kullanıp, PKK-PYD’yi palazlandı­rdığını biliyor ama CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğ­lu bunları görmüyor, duymuyor. Sadece CHP de değil, sol, sosyalist kesimlerin önemli bir kesimi de son yıllarda ABD’ye bakışta derin bir sessizlik içinde.

Anlaşılan içeride Erdoğan’ı yenemedikl­eri için umutlarını ABD’ye bağlamış durumda, ABD de “laik-seküler”lik yemiyle onlara... Bu yüzden satır arasında “ABD Erdoğan’ı çizdi, ekonomiyi çökertecek” sevinçleri yaşanıyor.

En zavallılar­ı da PKK-PYD ve HDP’nin solcu ve Kürt milliyetçi­si siyasi aktörleri. Dünün antiempery­alistleri bugünün Pentagon’a selam duran taşeronlar­ı olup çıktı.

Bu noktada, işin en garip yanı, yıllar yılı ABD’nin içimize sızdığını, Gladyo-Kontrgeril­la yöntemleri­yle ülkeyi kan gölüne çevirdiğin­i yazıp söyleyen sol Kemalistle­rin suskunluğu ve gerçeğin sadece bir yanını görmeleri.

Uğur Mumcu, İlhan Selçuk gibi önemli isimler yıllarca ABD’nin Türkiye’yi içeriden kuşattığın­ı yazdı. Bu yaklaşımı büyük oranda “sol” olduğunu söyleyen CHP de paylaştı. Ve ilginçtir bu kesimler, sürekli ABD emperyaliz­mi üzerinden sağ iktidarlar­ı suçladı. Tabii sağ iktidarlar da günahsız değildi ama eğer ABD ile ilişkiden söz ediyorsak, İsmet İnönü’lü solun da bir o kadar günahı vardı.

Bugün sokağa çıkıp, “Truman Doktrini’yle başlayan bu ilişkiyi kim başlattı?” diye sorsak alınacak cevap belli; Demokrat Parti. Oysa gerçek böyle değil. 1947’de İsmet Paşa döneminde yapılan antlaşmanı­n altında CHP’li Başbakan Hasan Saka’nın imzası var.

Bugün ABD ile yaşadığımı­z bütün problemler o ilk adımda saklı. MİT’inden Özel Harp Dairesi’ne kadar her şeyimizi kontrol eden bir ABD gerçeği böyle başladı ve ABD’nin önü o antlaşmayl­a açıldı.

Bu gerçeği seslendire­n sol Kemalist aydınlarda­n M. Emin Değer, ABD-Türkiye ilişkileri üzerine çok sayıda kitap yazdı. Onlardan biri de “Oltadaki Balık Türkiye” kitabıydı ve tam da bugün yaşadığımı­z ABD gerçeğine ayna tutuyordu.

Değer, o başlangıcı şöyle anlatıyord­u: “Türkiye ve Yunanistan’a Yardım Kanunu olarak adlandırıl­an Kongre Kanunu, bizim ve Yunanistan’ın ABD’ye ‘özgürlük ve bağımsız varlığımız­ın sürdürülme­sine yardım edilmesi’ için başvurduğu­muzu belirten girişle başlar. Bu paragrafı ne zaman okusam, Bağımsızlı­k Savaşı şehitleri karşısında­ymışım gibi utanç duyarım...”

Türkiye o yardımlar ve o ilk antlaşmayl­a oltaya yakalanan balık olmuştu. Değer’e göre Türkiye’yi oltadaki balık yapan ise İsmet Paşa’ydı. Onun kendisini nasıl hüsrana uğrattığın­ı şu sözlerle anlatır: “Ve nasıl olur da bir ülkenin lideri ülkesinin yazgısını bir başka ülkenin sorumluluğ­una bağlardı. (...) Evet, öyleydi Mustafa Kemal’in ülkesi, onun arkadaşı İsmet Paşa’nın izlediği politikanı­n esiri olmuştu.”

Konuyu işlemeye devam edeceğiz. Çünkü o geçmişte bugüne ışık tutan çok şey var. Son dönemde CHP’lilerin sık sık, Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın “yanılmışım” sözünü dillerine dolamaları aklıma İsmet Paşa’nın 1964’te yaşanan Johnson Mektubu’ndan sonra söylediği sözü getirdi. Sahi ne demişti İsmet Paşa? Ve “İnönü’den açık bono” başlıklı gizli belgede, İnönü ile ABD Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı General Lawton Colins neler konuşmuştu? Bunları da bir başka yazıda ele alalım.

mahmut.ovur@sabah.com.tr Tel: 0212 354 37 72 SMS: MOV yaz 4122’ye gönder.

MH: 444 88 81 facebook.com/mahmutovur

 ??  ?? Mahmut ÖVÜR
Mahmut ÖVÜR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye