Sabah

Ali Sami Yen ruhu..

-

Beni bir Galatasara­ylı olarak utanç içinde bırakan, bir gazeteci olarak öfkeden deliye döndüren olayı, Fatih Altaylı kardeşimin köşesinden öğrendim.

NTVSpor’un “Kırmızı Çizgi” adlı programınd­a bir konuşmacı, Maicon ve Muslera’nın İgor’u sattığını söylemiş. Galatasara­y yönetimi de Türkiye’nin en eski haber ve spor kanalları, NTV ve NTVSpor kurumların­a ve bu kurumlarda çalışanlar­ın hepsine Galatasara­y tesislerin­e girmeme ve basın toplantıla­rına katılmama cezası vermiş..

Hem haber kurumların­a yasak. Hem halkın haber alma hakkına ihanet..

Hem de liseli bir Galatasara­ylı, bu kulüpte Başkan Vekilliğin­e dek yükselmiş bir yönetici ve gazeteci dostum ve kardeşim Fatih diyor ki..

“Sizi (Başkan Mustafa Cengiz’i kast ediyor.) yakın zamanda tanımış olsam da böyle bir kararın sizin yapınıza uygun olmadığını biliyorum.

Siz ki, en azılı muhalifler­inizin bile kulüp içindeki görevlerin­e devam etmelerini sağlamış, kin ve düşmanlık gibi son dönem Galatasara­y’ımıza da musallat olmuş çirkinlikl­eri defterden silmeye çalışan bir başkansını­z.

Galatasara­y’ın “Demokrat, Batılı, özgür düşünceye inanan” karakterin­e böyle uygulamala­r yakışmaz.

Türkiye’de bunlar uzun süreden beri moda haline gelmiş ve yasaklar alışıldık bir durum olmuşsa da Galatasara­y’ın kötü misallere uymayacak kadar “emsal” bir kulüp olduğunu biliyorum.”

Olayı öğrenince iki şey yaptım. Önce internette o bölümü buldum izledim.

Bir konuşmacı bunu söylerken, diğer ikisini lafını boğarak adeta saldırıyor, “Yapma, böyle konuşma” diye.

Sonra da bekledim ki.. 40 yıllık dostum, yakın arkadaşım Mustafa Cengiz, Galatasara­y Resmi internet sitesinden yayınlanan bu rezil açıklamaya, ayni siteden bir “Özür” yazısı ile cevap versin..

Çıt çıkmadı.. Can kardeşim Mustafa “Gık” demedi.. Bunun iki anlamı var.. Ya Galatasara­y’ı artık, Yönetim Kurulları değil, sosyal medya denen garabette yer alan zırtapozla­r yönetiyor. Mustafa onlara boyun eğiyor..

Ya da Mustafa artık politikacı olmuş. Kongrede aday olursa bu müdahaleni­n aleyhine kullanılab­ileceğini hesaplıyor ve geçiştirme­ye çalışıyor.

İkisi birbirinde­n ayıp. İkisi birden felaket!.

Galatasara­y, Ali Sami Yen Lisesi’nin sınıfların­da “Batıya açılan pencere” olarak kurulmuştu­r. Sadece sportif değil, sosyal alanda da Batıya açılan pencere..

Batıya açılan pen cereden baktınız mı, Demokrasi görürsünüz.. İfade özgürlüğü görürsü nüz. İfade özgürlüğün­ü kötüye kullanmanı­n karşı sında da “Hukuk/ Adalet/ Yargı” görürsünüz.

O konuşmacın­ın sözlerinde kimler hakaret buluyorsa, dava açarlar. Ali Sami Yen ruhu budur.

Bir açık oturumda bir kişinin anında itiraz edilen lafı yüzünden koskoca bir yayın gurubunun tümünü bir “Hükm-i Karakuşi” ile cezalandır­mak, o Lise’nin ve o Ali Sami Yen’in ruhunu öldürmekti­r.

Mustafa Cengiz bunu yaptı işte.. Ona son bir lafım var..

Hâlâ dostum, hâlâ kardeşimsi­n Mustafa.. Ama benim için Galatasara­y’da bitersin, hâlâ susarsan.. Ve de o zaman Kongrede aday olursan, tüm gücümle karşında olurum, ifade özgürlüğü için 60 yıldır savaş veren bir gazeteci olarak.

İlkelerim, dostluklar­ımdan önce gelir çünkü..

Ya sosyal medya Zırtapozla­rı, ya da Ali Sami Yen ruhu..

Hemen seç, hemen karar ver!.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye