Kadına şiddet
Kadınlara yönelik şiddetin azalması elbette ciddi bir eğitim ve manevi hassasiyetlerle sağlanabilir. Sözde kadına saygılıyız. Annemize, bacımıza, teyzemize saygılıyız. Ama eş olarak seçtiğimiz kadınlara ne yazık ki aynı saygı ve sevgiyi gösteremiyoruz. Bu konuda önyargılıyız. İki yüzlü davranıyoruz. Eşimizi hâlâ -el kızıgibi görüyoruz.
Kadınlar bizim vicdanımızdır. Denge unsurumuzdur. Kızımıza, teyze ve annemize gösterdiğimiz saygı neyse eşimize de aynısını göstermeliyiz. Bu hususta şunlara dikkat edebiliriz:
Özellikle boşanma aşamasında erkek ve kadına devletin himayesinde psikolojik destek şartı getirmeliyiz. Birkaç seans belki.
Boşanma halinde çocukların baba ve anneye eşit oranda gösterileceğini garanti altına alacak tedbirler almalıyız. Zira birçok cinayet veya şiddetin sebebi çocukları paylaşamamaktır.
Boşanan kadına verilen ve hayat boyu süren nafaka konusu yeniden konuşulmalı. Nafaka çocuklar büyüyünceye kadar devam etmeli. Ama eşe verileni bir müddet sonra devletin uhdesinde verilebilir. Zira şiddet ve cinayetlerde maalesef bu da önemli bir yer tutuyor.
Boşanmanın hayatın sonu olmadığı; boşanan herkese potansiyel günahkâr gibi bakmanın yanlış olduğu işlenmeli.
Kadına şiddet uygulayan eşin Allah katında çirkin bir ahlak sahibi olduğu, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından şiddetle kınandığı anlatılmalıdır. İmanla zulmün aynı yerde ve aynı anda buluşamayacağı işlenmelidir.
Evinde şiddet gören kadın hakkında bilgisi olup da bunu gizleyen kim varsa, hepsinin mutlaka sorgulanması gerekir. Aile fertleri, apartman sakinleri veya yöneticileri. Sorumluluk miktarınca. En azından vicdanen sorgulanmalılar. Zira bana dokunmayandan bana ne anlayışı, toplumu yaralayacak bir noktaya geldi.