Azaldıkça, çoğaldılar
maçın, başka hikayesine döndü iki teknik adam da. Pazar atmosferinden yorgun çıkanları kulübeye çektiler. İlginçtir; 4 gün önce kaybetmesine rağmen 7 oyuncu rotasyonu ile Dolmabahçe’ye gitti Kocaman... Oynama fırsatını bulamayanlarla denemek istedi. “Lig için takımı korudu” yaklaşımı doğrudur ama üst üste derbi kaybetmek, taraftar sinerjisini alır, götürür. “Oyuna başka yerden bakıyoruz” görüşü de bunu kapsıyor muhtemelen. Devrenin oyun eşitliği ile sürmesi, iki tarafın da fırsatlar yakalaması, beklemediğimiz tempoda ve heyecanda bir maç çıkardı ortaya. Alper kendini attırdığında sanki maçın “kalemi kırıldı”. Sonrasında ise Fenerbahçe Şener ile öne geçiyordu. Şenol Güneş’in aklında ne rotasyon kaldı, ne de Trabzon deplasmanı. Rövanşı olmasına rağmen maç bir anda “kazanılmak” zorunda hükmüne bağlandı. Ancak kontrolsüz güç, Querasma’yı bir anda boksöre çevirdi. Birden bire ortalık karıştı ve maç tiyatroya dönüştü. Pepe kalabalık içinden kendisine bir darbe arıyor, diğerleri Querasma’yı sakinleştirmeye çalışıyor. Her pozisyonda hakeme bakan, itiraz eden, tribünleri yönlendiren bir ortam hazırladılar. Maçı değil, Fırat Aydınus’u da yönetmeye çalışıyorlardı. Ev sahibi olmanın avantajı da bu. Sayı dengesiyle, oyun standartı tekrar geri döndü. Fenerbahçe pas oyunu karakterine dönmeye çalışıp, Beşiktaş’ın peşine özellikle Atıf’ın driplingleri ile düştü. Maç eksiği olmasına rağmen Mehmet Ekici’nin oyun aklı da fark getiren özellikti.
Fırat Aydınus üstünden maçı okumak da bir tecrübe gerektiriyor elbette. Volkan Demirel’in bir kaleden ötekine kadar koşup, gol sevincine ortak olması ile birlikte gördüğü sarı kartla, karşısında dengeli bir hakem olmadığını anlaması gerekiyordu. Talisca’nın topu auttan ortalamasını hakemler kaçırdı. “Dokunulmaz” Querasma kırmızıyı gördükten sonra, maç sonrası için kararlarını vermeye başlamıştı Aydınus. Tribünler neyi istiyorsa, Aydınus da itiraz etmeden karşıladı. Hani; son nefesine kadar mücadele ettiler desek yanılmayız Fenerbahçeli oyuncular için. Ortaya gerçek bir karakter koyup, çok zor bir ortamda, kışkırtıcı planlarla ve bu oyunlara düşen acemi arkadaşlarıyla mücadele ettiler. Başında dedik; maçın rövanşı var. Avantaj Fenerbahçe’nin eline geçti. On bir-on-dokuz şeklinde süren geri sayıma rağmen, maçın hiçbir anında rakiplerine problem çıkardılar. Azaldıkça, çoğaldılar.
Alper kendini attırdığında sanki maçın “kalemi kırıldı”.