Sabah

Mübadele!. Ya da.. Kuşaklar boyu acı!.

-

Ü lkemizde milyonla Suriyeli mülteci var. Bir o kadarı başka ülkelerde.. Yollarda.. Denizlerde.. Boğulanlar.. Dağılanlar.. Vatansız kalanlar.. Bir yer bulup yerleşsele­r orası vatanları olacak mı?.

Gecenin bir vakti eve geldim. Bizim haber kanalların­ın alt yazılarına baktım, hep yaptığım gibi.. Sonra dünya haber kanalların­a geçtim. BBC, CNNİnt derken El Cezire’ye takıldım. Nasıl takılmam..

Bir belgesel yayınlıyor­lar..

Mübadelede yer değiştiren Türkler ve Yunanlılar.. Bugün Üçüncü Kuşaklar hayatta.

Bir otobüs dolusu Rum’u almışlar.. Dedeleri Edirne’nin bir köyünde yaşarmış. O köye getirmişle­r..

Bir otobüs dolusu Türkü almışlar. Onların dedeleri de bir Yunan köyünde yaşarmış.. Türkler de ata köyüne..

Bir Yunanlı.. “Şurada dev bir çınar varmış, dedem anlatırdı” diyor, çok iyi bir Türkçe ile.. “Bizim evde hep Türkçe konuşulurd­u” diyor.. Muhtar o çınara götürüyor.. “Kilise nerde?.” Onun yerinde artık bir çeşme var. Onlarca insan.. Hepsi anası, babası, dedesi, ninesinden dinleye dinleye ezberlemiş köyü..

Hepsini soruyor, hepsini arıyorlar.. Başta evleri, bahçeleri tabii..

Bir genç Yunanlı bir poşete toprak dolduruyor.. Onu sonra tekrar görüyoruz. Edirne köy toprağını Yunanistan’daki dedesinin mezarına serpiyor. Dedesi “Beni vatanıma gömün” diye vasiyet etmiş. Yapamamışl­ar. Vatanın toprağını ona getirmiş, torun..

Tabii bize gelenlerin öyküsü de, Yunan köyünde dramatik.. Ne anılar, ne acılar var..

Üç kuşak evvel arkalarınd­a neler neler bırakıp göçmüşler.. Maddi olanlar önemli değil. Şöyle böyle yerine konur..

Ama ya anılar?. Ya duygular?.

Program bitti, ben de bittim.. Hüngür hüngür ağlamışım. Kalktım, yüzümü yıkadım.

Allah kimseyi vatanından ayırmasın!.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye